İnsanların alışkanlıklarını değiştirmesi ne kadar zor değil mi? Bundan altı yıl önce yaklaşık kırk yıl içtiğim sigarayı bıraktığımda, sanki onsuz yaşayamam demiştim, kendi kendime. Ama temiz havayı ciğerlerime doyasıya çektiğim, yediğim şeylerin tadlarını ve kokularını derinlemesine hissetmeye başladığım günlerden itibaren, sigarayla olan beraberliğime bir daha buluşmamak üzere son verdim. Şimdi yine canım istemekle beraber, sağlıklı bir bünyeye sahip olma imkânına kavuşmuş olmam, yeniden başlamamı engelliyor. Bütün bu alışkanlıklar da böyle. Mesela evden, okuldan, iş hayatından aldığımız etkilerle kafamızda oluşan birçok alışkanlığı terk etmekte çok zorlanıyoruz. Hele bu alışkanlıklar insan egosunu okşayan cinsten ise daha çok zor oluyor değişmek. Yönetim tarzı ile ilgili alışkanlıkları değiştirmek de bu manada çok zor. Çünkü doğuştan itibaren emredilen ve kontrol edilen, fikri sorulmayan sadece yapacağı iş dikte edilen bir ortamda yetişen kişiler, yönetim işine adım attıkları anda, aynı davranış modelini uygulamaya başlıyorlar. Aslında Anadolu kültürü zirveleri zorlamayan güzellikte ve etkinlikte motiflerle doludur. Mesela bilgi, çağın olmazsa olmazı "diyalog ve ortak akıl oluşturma" çabalarını tek cümlede özetleyiveriyor; "Danışan dağları aşar, danışmayan düz yolda şaşar" atasözü. Sadece bu atasözü böyle yöneticilerin yolunu sonuna kadar açabilir. Ama "emretme" arzu ve hevesi bu istişareyi tam ve etkili şekilde becerebilmenin önündeki en büyük engel olabiliyor. Yönetici bir kere böyle davranmaya başladığında ve de kısa dönemde bazen şansının da yardımıyla bu davranışında birkaç olumlu sonuç almayı becerdiğinde, artık emretmeden duramıyor. Sonuçta da emretmeyi terk etmek sigarayı terk etmekten daha da zor hale geliyor. Halbuki "Herkesin fikrini belli bir metotla ve özenle almaya çalışsalar"şirket bünyesinin ne kadar sağlıklı hale geldiğini görebilecekler. "Emretme ve kontrol etme" tiryakiliğini terk etmek "danışmak ve insanları işin içine katmak" yoluna koyulmak çok zor geliyor. Bunun zor olmasının diğer bir yönü de çalışanların yöneticilerinde gördükleri olumlu davranış değişikliklerini de "kaydı ihtiyatla" yani "Acaba bu yeni durum başımıza dert açar mı anlayışı ile değerlendirmeleridir..." Genç yöneticilere acizane tavsiyemiz hem "sigaraya" hem de "Her şeyi ben bilirim ben ne dersem o olur" tiryakiliğine baştan bulaşmamaları.