Zorla güzellik olmaz

A -
A +

Meslek hayatıma ilk başlangıcı TARİŞ "İzmir Tarım Satış Kooperatifleri Birliği"nde yapmıştım. Orada çalıştığım 4 ay zarfında kooperatifçilikle ilgili epey literatür karıştırmak imkanı bulmuştum. İlk derlediğim bilgilerin ışığında kooperatiflere ilgi duymaya başlamıştım. Ziraat Ekonomisi bölümünde asistan olunca Almanya'da doktora yapma imkanı doğmuş ve ben doktora konusu olarak "kooperatifçilik"i seçmiştim. Böylece doçentliğe kadar devam eden akademik hayatımın esas konusu kooperatifçilik olmuştu. Köy kooperatifleri Almanya'da kooperatifçilik bilimi ve uygulaması bütün dünyaya örnek olagelmiştir. Özellikle Tarım ve Esnaf Kooperatiflerinin ilk modelleri Almanya'da ortaya çıkmıştır. Raifeissen'in "Köy Kooperatifleri" ve Hermann Schultze Delitsch'in Halk Bankalarının temelini oluşturan "Esnaf Kefalet Kooperatifleri" dünyaca benimsenen modeller olmuştur. 1970'lerin ortalarında bu iki dev kuruluş birleşerek Federal Almanya'nın üçüncü büyük ekonomik gücünü teşkil eden "Alman Kooperatifler Bankası"nı gerçekleştirmişlerdir. Bütün bu gelişmelerin temelinde tamamen gönüllü katılım esas olmuş kooperatiflere devlet ya da siyaset müdahalesi hiç olmamış veya asgari derecede olmuştur. Bu yüzden bütün dünya "zaruretin meyveleri olarak" doğan ve tamamen "gönüllü ve demokratik katılımla" gelişen Alman kooperatifçiliğine hayran olagelmiştir. Devlet zoruyla kooperatifçilik Bütün bunlara rağmen Bavyera eyaletinde tarım kooperatifçiliğinin yeterli gelişmeyi göstermeyişi dikkat çekmiştir. Yapılan araştırmalar, Almanya'daki laik ve sosyal demokrat özelliklere sahip olan Kuzey eyaletlerine nazaran Bavyera halkının gerek Katolik olmaları gerekse diğer farklı sosyal değerleri sebebiyle kooperatifçiliğe sıcak bakmadıklarını ortaya koymuştur. Hatta kooperatifçiliği kolektivist ve komünist sistemle aynı kefeye koydukları belirlenmiştir. Burada devlet; o insanlara diğer birçok ülkede ve bizde olduğu gibi devlet zoruyla kooperatifçiliği benimsetme yerine, onların gönüllü olarak katılabilecekleri diğer kooperasyon yani işbirliği modellerinin araştırılmasını teşvik etmiştir. Bu araştırmacıların en başarılı olanı Dr. Geiesberger, önceleri "makine bankaları" sonraları "makine ringleri" ya da "makine halkaları" olarak adlandırılan, herkesin makine ve techizatının kendi özel mülkiyetinde olduğu, makine arz ve talebine dayalı bir sistemi geliştirmiş ve çok başarılı olmuştur. Bavyeralıların kafasına ve gönlüne yatan bu model sonra bütün dünya çiftçileri arasında yaygınlaşmıştır. Şu anda "Dünya Makina Ringleri Birliği"nin her yıl kongreleri yapılmaktadır. "Yoksulbank" Projesi Bu kadar uzun bir girişten sonra demem odur ki; sakın ola "Yoksulbank" projesine devleti ve siyaseti bulaştırmayın. Türk insanının kafasına ve gönlüne yatacak şekilde bu işbirliği modelini, sosyal bünyemize uygun hale getirmeden yaygınlaştırmaya çalışmayın. Aksi taktirde Türkiye'de sayıları onbinleri bulan ve tamamen devletin vesayeti altında bir türlü etkili ve verimli bir organizasyon gerçekleştiremeyen kooperatif ve diğer işbirliği organizasyonlarına yenilerini eklemekten başka birşey yapmış olmazsınız. Çünkü toplumlara tepeden inmeci bir anlayışla yön vermeye çalışmak başarılı olsaydı şimdi Sovyetler Birliği var olurdu ve belki de bu konjonktürde süper güç o olurdu.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.