Türkiye'yi yasa boğan şehitlerimizin acısı Altın Portakal Film Festivalinin heyecan ve coşkusunu hüzne çevirdi. Benim de zaten yaralı olan yüreğimi daha bir dağladı. Festival programı her yıl olduğu gibi bu yıl da çok yüklü. Yüz elli kadar film içinde seçim yapmak, etkinlikleri takip etmek çok zor. Organizasyon iyi yapıldığı için ulaşım kolaylığı büyük ölçüde yardımcı oluyor. Halkın (daha çok gençler) ilgisi de bir hayli yoğun. Bendeniz daha çok yarışma filmlerini takip etmeye çalışıyorum. Ancak günde iki film seyredebiliyorum. Galası en fazla ilgi gören film, Fatih Akın'ın Yaşamın Kıyısında isimli filmiydi. Uzun süredir basında bu filmin Kan Film Festivalinde ödül aldığından, hatta Oscar'a aday gösterildiğinden bahsedildi durdu. Herkes gibi ben de filmi merakla seyrettim. Ağza alınmayacak küfürlerle yüklü diyaloglar son derece rahatsız ediciydi. Batının ilgisinin sebebinin antidemokratik, baskıcı bir ülke olarak gösterilen Türkiye'de Kürt meselesinin bir özgürlük davası olarak yansıtılması olduğunu sanıyorum. *** Festivalin üçüncü gününde Hillside-Su Otelinde Avrasya Film Marketinin açılışı yapıldı. Festival süresi boyunca otel lobisinde açık kalan standlarda yerli ve yabancı firmalar hem ürettikleri filmlerin tanıtım ve pazarlamasını yapıyorlar, hem de ileriye dönük anlaşmaların ve alışverişin zeminini hazırlıyorlar. Yani, sinemanın endüstriyel ve ekonomik çarkı burada dönüyor. Bir başka deyişle Antalya merkezinde sinema aracılığıyla kurulan uluslararası barış köprüsünün ekonomik ayağını burası oluşturuyor. Firmalar, herhangi bir konuda ihtilafa düştüklerinde Türsak devreye girip ihtilaf konusunu gidermeye çalışıyor. Anladığım kadar ticari çark, her türlü tedbir alınarak akılcı ve uzak görüşlü bir zihniyetle kurulmuş. Türsak'ın genel sekreteri Sevinç Hanıma, marketlerde yerli filmlerin satış durumunu sordum. Çok olumlu netice alındığını söyledi. Marketin kurulduğu 2005 yılında bile Berlin Film Festivalinde film satışları durgun olduğu halde burada 47 yerli film satılmış. Bu da son zamanlarda ciddi ataklar yapan yerli sinemanın gelişimi ve uluslararası piyasaya açılışı konusunda umutlandırıcı bir başlangıç doğrusu. *** Bu yıl, Altın Portakal paralelinde üçüncüsü yapılan Avrasya Film Festivali kurulurken yerli ve yabancı ortak yapımlar hedefleniyordu. Henüz ortada somut bir proje yok. Bu konuda görüştüğüm Türsak Genel Başkanı Engin Yiğitgil; "Biz buluşma ortamını hazırlıyoruz, gereken teşvikleri yapıyoruz. Belki firmalar kendi aralarında görüşüyorlardır ve birtakım faaliyette bulunuyorlardır" şeklinde bir açıklama yaptı. Festival de bu doğrultuda yeni bir hamle yapmış. Türkiye'nin doğal platolarını dünya film endüstrisinin kullanımına açmak ve film yapım süresinin en önemli aşaması olan "Senaryo Geliştirme" konusunda film yapımcılarına destek sağlamak adına "Uluslararası Film Festivali Geliştirme" başlığı altında TÜRSAB'ın desteklediği bir kaynak oluşturmuş; toplam 25.000 YTL'lik ödül de konulmuş. Temennim; kaynayan dünyanın barış ve kardeşlik mesajlarını veren filmlerin birbiri ardınca yapılması... Bence sinema insanlığın selameti adına çok büyük bir sorumluluk üstlenmiş durumda.