Bayramlar, her şeyden önce insanların kendi kendileriyle barışmaları gerektiği zamanlardır diye düşünürüm. Bu bayramda kendinizle barışıp da içinizde tatlı bir huzur oluşturduysanız sizinle bir sanal çay sohbeti yapalım, dereden tepeden söyleşelim derim. Var mısınız?.. Önce tavşan kanı bir çay demleyin bakalım. Çay deyince aklıma geldi. Ünlü edebiyat alimi Fuat Köprülü'nün "Türk Mutasavvıfları" kitabında okuduğum bir dipnottan aklımda kalanları sırası gelmişken hemen nakledeyim: Hoca Ahmet Yesevi, dağ bayır dolaşmağa çıkmış. Çok yorulunca bir kır evine konuk olmuş. Ev sahibi kendisine sıcak, renkli bir içecek ikram etmiş. Bunu içtikten sonra Hoca'nın bütün yorgunluğu geçmiş, kendini pek zinde hissetmiş. Ev sahibine içtiğinin ne olduğunu sormuş. O da "Çay!"diye cevap vermiş. Hoca duasını yapmış: "Çayı içen şifa, yapan safa bulsun!" Anladınız mı şimdi çayın kerametini? *** Şekspir'in ünlü karakteri Hamlet'in, "olmak veya olmamak" meselesinin kuruntuları içinde nasıl kavrulduğunu; derin düşünce fasıllarını atlatıp da bir türlü eyleme geçemediğini hatırlarsınız. Bu can alıcı "olmak ve olmamak" meselenin alaturka versiyonunu yaşıyormuşcasına Belediye Başkanlığına adaylık konusunda bir türlü karar veremeyen Ali Müfit Gürtuna hâlâ bekleyedursun, "tabiat ana" onun geleceğini belirledi gibi. İstanbul'a bir felaket gibi çöken kar, Gürtuna'nın yollarını tıkamış görünüyor. Daha b'sini anmadan millet belediyeden şikayet edip duruyor... Ne demiş atalar: "Görünen köy, kılavuz istemez." Başkana yazık oldu! *** Sevgili arkadaşımız Ünal Sakman,Tercüman'daki köşesinde büyük gazetelerin bazılarında konuşlanan, uçuk kaçık yazan genç kadın köşe yazarlarının yazılarında ölçüyü adamakıllı kaçırıp bol bol küfür kullanmalarından şikayet ediyor. Haklı... Filmlerde, tiyatrolarda, (sözüm ona samimi) sohbetlerde zaten yaygın olan küfürlü üslup, gittikçe köşelere tırmanıyor. Bu gidişle TV kanallarındaki programlarda da 'bip'ler kalkarsa şaşırmayın. Edep, pılını pırtısını toplayıp çoktan göçüp gitti. İmbikten geçmiş nezaket, artık mazide kaldı... *** Popstar'ı hazırlayanlar, yayınlayanlar, kazananlar, elenenler, reklamla destekleyenler yakalanan yüksek reyting (izlenme oranı) yüzünden çok kazanmışlar. Kimin sayesinde?..Tabii ki sizin. İyi de, siz ne kazandınız? ........!? Peki, bu arada Türkiye'de ve dünyada neler oldu? ........!? Haydi ben, "Uyan artık gözleri mavilim" parçasını söylerken siz çayları tazeleyin...