Büyük İskender

Talihin garip cilvesi işte; bizler, kahramanlar devri sona erdi-ermedi tartışması yaparken Amerikan sineması, büyük bir özen ve titizlikle antik ve tarihe damgasını vuran kahramanlarını büyük prodüksiyonlarla günümüz seyircisiyle buluşturmaya devam ediyor. Aşil, Kral Arthur ve Büyük İskender... İnsan, bir süredir sinema dünyasında baş gösteren bu tarih ve kahraman merakı ne diye sormadan yapamıyor. Bu sorunun cevabının ipuçlarını, bugünlerde sinemalarda gösterilen Büyük İskender filminin senaristi ve yönetmeni Colin Stone'un, şu sözlerinde bulmak mümkün: "Benim bu filmle ilgili en büyük arzum, tarihin hislerinin en azından bir kısmını geri getirebilmekti. İnsanlara başka zamanlar ve başka yerler olduğunu, bir zamanlar imparatorlukların dünyaya hükmettiğini ve onların da çok ileri görüşlü olabildiklerini, büyük düşler kurabildiklerini hatırlatmak... Herkesin, özellikle bugün yaşayan gençlerin (kötü yollara sapmalarına engel olabilmek için) tarihin anlamını ve idealizmin mümkünlüğü konusunda hassasiyetleri olmalı." Tarih ve idealizm, bugünün televizyon ve bilgisayar esiri, sekmeden uçmaya hevesli, içi boşaltılmış, maddeye tutkun kılınan gençlerine bir anlam ifade ediyor mu sahiden? Uluslararası çok karmaşık finans anlaşmasına dayanan olağanüstü bütçesi ve kadrosuyla "Büyük İskender" filminin, bilinçlerde ve yüreklerde silindiği sanılan tarih merakı ve idealizmi tekrar canlandıracağı kaçınılmaz gibi görünüyor. 25 yaşında nerdeyse bilinen dünyanın %90'ını fetheden İskender'in gizemli ve tutkulu macerasına kapılıp tarihin ruhuna doğru seyahat ederken (yaşınız ne olursa olsun) genç olmanın ne kadar olağanüstü bir şey olduğu gerçeğini farkediyorsunuz. Onun için İskender'in komutanlarından Ptolemy'nin "Genç olmanın nasıl bir şey olduğunu nasıl anlatabilirim ki? Büyük düşler kurmak ve İskender gözünün içine baktığında her şeyi yapabileceğine inanmak, her şeyi! Onun zamanında, Apollon'un ışığıyla, kendimizden bile daha iyiydik!" sözleriyle ne kastettiğini çok iyi anlıyorsunuz. Mitolojik Yunan figürlerinin gölgesinde annesinin anlattığı mitoloji hikayeleriyle büyüyen, bunları kendi hayatında da yaşayan İskender, tarihin en etkileyici Makedonya-Yunan kralı. 32 yaşında öldüğünde ardında dünyanın en büyük imparatorluğunu bırakmış kaderin cesur olanları sevdiğine inanmış büyük bir savaşcı-lider. Onu diğer savaşçılardan ayıran özelliği hayatı boyunca hiç savaş kaybetmemiş olması ve bilek gücüyle fethettiği her ülkenin halkını fikirleriyle de fethetmeğe çalışması... Ülküsü dünya halklarını bir krallık altına toplaması... (Şimdilerde yine ortalıkta dolaşan tek dünya devleti ütopyasının temeli milattan öncelere dayanıyor anlaşılan). Gizemli ve sıradışı hikayesi olan çok görkemli görsel şölen seyretmek; tarihin gizemli derinliğine dalmak; tarihi tefekkür boyutlarında yaşamak istiyorsanız "Büyük İskender" filmini kaçırmayın derim. Sinema salonundan büyülenmiş bir halde çıkarken Batı'nın titiz çalışma disiplininin ve sinema endüstrisinin ezici üstünlüğü karşısında 21 yaşında İstanbul'u fetheden Fatih Sultan Mehmet'i ve Kurtuluş Savaşı'nın ölümsüz kahramanı Atatürk'ü anlatan böylesine destansı ve muhteşem filmler yapamadığımızın (ve bu gidişle yapamayacağımızın) hüznünü duyarak kendi kendinizi sorgulayabilirsiniz.