Çelişkiler

A -
A +

Şimdilerde garip bir moda çıktı. Yayınlanma aşamasında olup da daha piyasaya çıkmayan kitaplar için: "Bu kitap ortalığı çok karıştıracak!" diye reklamlar yapılıyor. Bu, "reklamın iyisi kötüsü olmaz" zihniyetiyle yayınevlerinin tüketim toplumunun şaşkın tüketicilerinin aklını çelmek, onları alıma yönlendirmek için uyguladıkları bir taktik olsa gerek. Yoksa, niçin piyasaya çıkmayan bir kitap için çoğunlukla popüler kültürü destekleyen gazetelerde böyle haberler ve röportajlar çıksın? Yanılmıyorsam yayın dünyasında böyle avlayıcı reklam biçimleri Orhan Pamuk'un kitaplarıyla ortaya çıkmış, muhteremin kitapları daha mürekkebi kurumadan en çok satan kitaplarda (!) liste başı ilan edilmişti!.. Sonra, Müjdat Gezen'in kitabı hakkında (daha yayınlanmamışken) ortalığı karıştıracak, çok satacak gibi kehanetlerde bulunulmuştu! Geçenlerde de aynı tür reklam biçimi ressam Mehmet Güleryüz'ün (yine yayınlanma aşamasında olan) kitabına da uygulandı. Müjdat Gezen de, Mehmet Güleryüz de mesleklerinde sivrilmiş, şöhret sahibi insanlar. Reklama ihtiyaçları ve (zannedersem böylesi reklamlara) tenezzülleri yok! Sonunda ne oluyor? Söz konusu kitapları alan alıyor, sonra unutulup gidiyor. *** Türkçe'ye sahip çıkmak konusunda onca uyarılara rağmen güzel dilimize yapılan ihanetler bitmek tükenmek bilmiyor. Bir reklam panosunda "çıldırajazzz" diye bir kelimeye rastladım. "Çıldıracağız" kelimesinin yerine kullanılmış. Efendy, ayyash, donerchı, eylülist yetmedi... Galiba bütün kelimeler birer ikişer, İngilizce düşkünlüğü sonucu anlaşılmaz bir mantıkla kanserleştiriliyor. Siz hangi bağımsızlıktan, hangi milli davadan bahsediyorsunuz efendiler? Ulus devlet, Kıbrıs tartışmaları derken çok yakın bir gelecekte bir de bakacağız ki Türkçe diye bir dil kalmamış... *** 8 Mart "Kadınlar Günü" akşamında Muhsin Ertuğrul sahnesinde oynanan; MÖ 480-406 tarihleri arasında yaşamış Yunan'lı şair ve filozof Euripides'in "Medea" isimli oyununun galasına gittim. Medea, kocasının ihaneti üzerine intikam uğruna çocuklarını bile öldüren bir kadının hikâyesi. Makedonya'lı yönetmen Ljupço Gorgievski, Medea'nın bu barbarca davranışını, müsamere motiflerini andıran vurgulamalarla sorgulamamızı; neyin uygarlık, neyin barbarlık olduğu üzerinde düşünmemizi istiyor ama nafile... Kadınlar Gününde, intikam ve nefs tuzağına düşmüş marjinal bir kadının hikâyesiyle ortaya çıkılması (oyuncularının bütün başarılarına rağmen) benim için Şehir Tiyatrolarının tatsız bir armağanıydı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.