Güleç yüzlü cumhurbaşkanımız sayın Abdullah Gül'ün beni en fazla etkileyen sözü: "Ben, herkesin cumhurbaşkanı olacağım" vaadidir. Ötekileştirmelerden arınmış, ahenkli bir toplum olmamızın umudunu uyandırıyor bende. Tarihçilerle başlayan sohbet toplantılarının edebiyatçılarla devam edeceğini duymaktan son derece mutlu oldum. Bunların gerçekleşmesinde Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Prof. Mustafa İsen Hocamızın büyük katkılarının da olduğunu tahmin ediyor ve buradan kendisine teşekkürlerimi sunuyorum. Şubat ayı başlarında gerçekleştirilecek edebiyat toplantısında seçilen edebiyatçılar popüler isimlerden oluşuyor. Buna hiçbir itirazım yok. Ancak, edebiyat vadimizin yeşermesi konusunda belirtmek gereğini duyduğum birtakım düşünce ve temennilerim var. Ötekileştirme zaafımız her sahada olduğu gibi edebiyat sahasında da yıllardan beri sürüp gitti. Post modern cahiliye medyasının büyük ölçüde desteğiyle aydın, yazar, sanatkâr, bilim adamı, kültür adamı olarak şimdiye kadar hep belirli isimler öne çıktı ve çıkmaya devam ediyor. Binlerce yıllık tarih ve kültür miraslarıyla yoğrulmuş Anadolu'muzda biraz ilgi ve destek bekleyen nice cevherler var. Büyüklerimiz "Marifet iltifata tabidir" derler. Nasıl sulanmayan bir çiçek gönenip gelişemezse, ilgi ve takdir görmeyen bir cevher de parlayıp ışık saçamaz. Yazılarımda sık sık belirttiğim gibi; bir yönetimin parlaklığı ve başarı ölçüsü kültür ve sanat hayatına verdiği önemle, destekle doğru orantılıdır. Kültür ve sanata azami ölçüde değer vermek, yüksek kalitede gelişmesine yardımcı olmak zaten bizim geleneğimizde var. Anladığım kadarıyla sayın cumhurbaşkanımız da bunun bilinci içinde. Ve bu bilinç içinde kendilerinden beklenen "Herkesin cumhurbaşkanı olacağım" vaadini hatırlayarak kültür adamları ve sanatkârlar arasında hiçbir ayrım gütmeden, bütüncül bir zihniyet ve gönülle herkesi kucaklaması, yıllardan beri şartlanmış ve hakim zümre tarafından dışlanmış, görmezden gelinmiş; kısaca ötekileştirilmiş nice değerleri birbiriyle buluşturması ve kaynaştırması... Hemen her vesile ile vurgulama gereğini duyuyorum; sanatın olmazsa olmaz şartı özgürlüktür. Özgün ve büyük eserler oluşturulamayışının ana sebebi düşünce ve muhayyilelere yapılan baskılardır. Özellikle yazarlar şimdiye kadar ideolojilerin katip ve katibeleri olmaya, kamplara ayrılmaya zorlanmıştır. İlle bir slogan gerekiyorsa; beyinlerinin sağ ve sol loblarını da kullanarak üretmeleri, vicdanlarının seslerini kullanmaları adına "yazarlara özgürlük" diyorum. Ve bundan böyle Çankaya'da gerçekleştirilecek edebiyat sohbetlerinin özgürlük ateşini, olimpiyat ateşini tutuşturur gibi tutuşturmasını diliyorum. İki Kitap: AVRUPA TÜRKİYESİ'Nİ KAYBIMIZ Tarihçi Yılmaz Öztuna, Babıali Kültür Yayıncılığı yayınları arasında çıkan bu eseriyle Avrupa Türkiyesi'ni kaybımızda, Türkiye tarihinin en trajik dönüm noktalarından birine, batı sınırının Tuna ve Adriyatik'ten Meriç çizgisine çekilişine ışık tutuyor. SEVİYORDUM SÖYLEYEMEDİM Özgür ve özgün yazar Bülent Akyürek'in, güncel konular üzerinde bir solukta eğlenerek; eğlenirken düşünerek okuyacağınız denemeleri. (Sapan Yayıncılık, Tel-Faks: 0312 385 25 72)