Cumhurbaşkanının sanatkârları daveti

A -
A +

Cumhurbaşkanı sayın Gül'ün toplumun her kesimini eşit ölçüde kucaklayacağını daha önceki yazılarımda belirtmiştim. Güneydoğu gezileri iyi bir başlangıçtı. Sanatkârlara Huber Köşkünde davet girişimi de çok olumlu. ATV kanalında Ali Kırca bununla ilgili haberi verirken, Gül'ün vereceği resepsiyonda gösteri sanatının malum isimlerini saydığında bu haberden duyduğu memnuniyeti malum gülümseyişiyle açıkça belli ediyordu. Haberin akabinde elimin altındaki gazetede yayınlanan listeye baktım. Yüzde doksan beşi, tıpkı merhum Özal zamanında olduğu gibi sinema, sahne sanatkârlarından ve popüler şarkıcılardan oluşuyordu. Yazar olarak ismi belirtilenler; sadece Adalet Ağaoğlu, Gülten Akın, Yaşar Kemal, Orhan Pamuk, Sezai Karakoç ve Elif Şafak'tı. İster istemez hüzünlendim. Bir ülkenin yönetiminin parlaklığı kültür ve sanata verdiği önemle doğru orantılıdır. Ülkemizde kalemleriyle, fikirleriyle, eserleriyle kültür ve sanat hayatını canlı tutan, renklendiren nice sanatkâr var. İçlerinden sadece popüler olan birkaçının seçilmiş olması çok düşündürücü. İster istemez insanın aklına ayrımcılık yapıldığı düşüncesini getiriyor. Bu liste, bizim post modern cahiliye medyasının büyük ölçüde dikkatini ve desteğini çeker ama aslolan bu mudur? İhtimal vermiyorum ama sormadan da edemiyorum; sayın cumhurbaşkanı sadece popülizm kaygısını mı gütmektedir? Şimdiye kadar gerek medya, gerek hâkim zümre tarafından görülmeyen, görülmek istenmeyen, hiçbir şekilde iltifat ve destek görmeyen; adeta yok sayılan nice yazarlar, şairler, fikir ve düşünce adamları bu ülkenin zencileri midir? Belki gazetelerde yayınlanan isimler medyanın özellikle seçtiği isimlerdir, onu bilemiyorum. Ama yine de yazmakta fayda görüyorum. Artık ülkemizde bir şeyler değişmeli. Bu ülke için çalışan, üreten, bu ülkenin sanat ve kültür hayatına katkıda bulunan her sanatkâr layık olduğu itibarı görmeli. Her yetenekli kişiye destek verilmeli. Çorak edebiyat vadisi yeşertilmeli. Ayrımcılıklar, ötekileştirmeler bitmeli. Medeniyetin gereği budur. Bunu herkesten çok zamanında ötekileştirme sancıları çeken sayın cumhurbaşkanı dikkate almalı. Yaprak Dökümü dizisi Dünya ve ülkemiz çok ciddi sorunlar yaşarken halkımız hâlâ magazin programları ve bitmez tükenmez dizilerle vakit geçirmekte. Yaprak Dökümü, merhum Reşat Nuri Güntekin'in bir ailenin çöküşünü anlatan bir eseri. İlkin dizi olarak yayınlanmasından memnunluk duydum. Ama dizi yapılan eklerle bitmek bilmiyor. Bir yazarın eserine bu kadar keyfi ekler yapmak yazarın ruhunu rencide etmez mi? Telif hakları kanununa uygun düşer mi? Yazarın vârisleri bu konuyla ilgilenmiyorlar mı? Eğrilerle doğruların karıştığı bu ülkede yazar haklarının göz ardı edilmesi ayrıca esef verici bir durum...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.