Adalet Ağaoğlu kendisiyle yapılan bir söyleşide günümüz edebiyatı için "hormonlu edebiyat" tabirini kullanmış. Doğrusu bu tabir hoşuma gitti ama ardından hüzünlenmedim de değil... Edebiyatçıysanız ve yaşadığınız ortamlarda edebiyatın tadı tuzu kalmadıysa siz de hüzünlenmez miydiniz? Aslında günümüzde (hormonlu veya hormonsuz) edebiyat diye bir şey kaldı mı? Hem okuma özürlü toplumun böyle bir talebi var mı? Eskiden ideolojilere kapılanıp da sun'i ve adaletsiz övgülerle desteklenen yazarlar ve eserler vardı. İdeolojiler gündemden kalktıktan sonra o yazarların ve eserlerin hükmü kaldı mı? Şimdi popüler kültüre eklenmek istenen sözde edebiyat ürünlerinin gerçek anlamda bir edebiyat eseri olduğunu söyleyebilir misiniz? Birileriyle olan mahrem aşk ilişkilerini açık saçık anlatanlar, ilk cinsel deneyimlerini en ince detaylarına kadar kağıtlara dökenler, kadın ruhunu keşfetme iddialarıyla ortaya atılanlar yazar mı oluyorlar? Bunların yazdıkları edebiyat eseri mi oluyor? Hadi canım siz de! Bence edebiyat ömrünü tamamladı. Özgürlük ve demokrasi söylemlerine bakmayın, küresel zorlamalar dünyada öyle edebiyatla falan ilişkisi olmayan tek tip tüketiciler üretmek istiyor. İnsan, kullanılıp kullanılıp atılacak bir nesne. İpleri başkalarının elinde olan bir kukla. Veya sürekli programlanan bir makine Öyle ki, artık "kendi kendisi" olmasına bile izin yok! Tüketici insan, içinin boşaltılmasına, önce kendisinin tüketilmesine güle oynaya, hoplaya zıplaya, orasını burasını aça aça, aklı selimini peynir ekmekle yiye yiye rıza gösteriyor. Ortalara dökülüp, ekranlara çıkıp "beni tüketin" diyor açık açık. Postmodern bir intihar biçimi... Günümüz yöneticileri kasıla kasıla: "Enflasyon düştü, var gücünüzle üretime yönelin!" diye fetva veriyorlar. İnsan, manasından soyutlanmış, ruhunu hastalatmış, aklını yitirmiş bir halde uçurumlardan düşerken enflasyon düşmüş ne anlamı var? Toplumu kalkındırma başarısı sadece enflasyonun düşmesiyle mi ilgilidir? Asarı antika gibi bir köşede kalıp da direnenler, gamlı ve çaresiz bir başkaldırışla edebiyatın ölmediğine inananlar...ne üretecek? Arz talep kanunları her devirde geçerli ya, daha düne kadar, dünün insani ölçüleriyle şaheser denilecek (içinde aykırılık, ar damarı çatlamışlık belirtileri olmayan) bir roman yazsa ne olacak? İyiliklerden, güzelliklerden, bitimsiz dostluklardan, karşılıksız fedakârlıklardan, ruhun sancılarından, şefkatten, merhametten, sevgiden, vefadan, bilge ve olgun insan olmadan dem vursa...kim ilgilenecek? Onun için edebiyatın öldüğünü kabullenin. Rahat rahat "Popstar" yarışmalarını, "Biri Bizi Gözetliyor", "Biz Evleniyoruz" programlarını seyrede durun... Siz, edebiyatın ölümünü kabullenmeyenler...ispat edin!