Eğitimde uzun ince bir yol...

A -
A +

Güz mantıktan Quantom mantığına geçişi esas alan şarkılı, türkülü ve oyunlu yeni eğitim sisteminin yerleşmesi zor ve çok uzun bir süreç gerektiriyor. Bu uzun, ince yoldan gece gündüz ilerleyiş sonucunda hedefe ulaşılacak mı? Onu zaman gösterecek... Her şeyden önce tasarlanan köklü değişimleri uygulayacak öğretmenlerin yetiştirilmesinde ne gibi bir yol tutturulacaktır? Bu, tam olarak açığa kavuşturulmamıştır. Aldığı maaşın ev kirasını karşılayamadığı, kültürel açıdan kendisini geliştirme imkanlarının pek kısıtlı olduğu öğretmenin bizzat kendisi kısır şartlar içinde, ekonomik sorunların çıkmazında düz mantıktan quantom mantığına nasıl geçiş yapacaktır? Cumhuriyet döneminde öğretmen unsuruna çok önem verilmişti. Her vesile ile öğretmen onurlandırılmış ve desteklenmişti. O zamanın idealist ve saygın öğretmenleri derin bir meslek aşkıyla var güçleriyle çalışarak cumhuriyetin temellerinin sağlam bir biçimde atılmasında öncülük etmişlerdi. Aynı idealist tutum, aynı meslek aşkı, aynı özverili çalışma gayretleri bugünün öğretmenleri için de söz konusu mudur? Öğretmenliğin Cumhuriyet döneminde olduğu gibi idealizme ve insan sevgisine dayalı saygın bir meslek haline getirilmesi için neler düşünülmekte ve yapılmaktadır? Uzaktan görüldüğü kadarıyla "cak"lı "cek"li ifadelerle açıklanan projelerde öğretmen unsuru arka planda kalıyor. Oysa öğretmen ana unsurdur; onun katılımcı olarak içinde olmadığı projelerin hayata geçirilişlerinde arzu edilen ve hedeflenen başarıyı sağlamak mümkün müdür? H Öte yandan, yeni sistemde bilginin kullanımının esas alınacağı, eleştirel düşüncenin geliştirileceği, ezbercilikten uzaklaşılacağı söyleniyor. İyi, güzel de; kültürden soyutlanmış, ana dilinin ikiyüzelli kadar kelime ile konuşulduğu, sorumsuz medya sayesinde pop şarkıcılığının, futbolculuğun, dansözlüğün gözde meslekler haline getirildiği bir toplumun sekmeden uçmaya heveslenen gençlerinde bilgi edinme, öğrenme, araştırma ve hele hele düşünmeyi geliştirmek kolay mıdır? O gençler ki aile içinde kendilerine hiçbir zaman söz hakkı verilmez. Aile içi sorunlardan ve sorumluluklardan "aman çocuklar duymasın, aman çocuklar üzülmesin" kaygıları içinde uzak tutulur. Hiçbir konuda düşünceleri ve görüşleri alınmaz... Okula geldiklerinde genelde düşünce tembelliğine ve düşünmemenin rahatlığına alışmış durumdadırlar. Düşünmeye zorlamak bir bakıma onları rahatsız etmek anlamına gelir. Sınavlarda bilgiyi kullanabilme ve düşünmeye dayalı sorulardan hoşlanmazlar. İstedikleri (kendileri için ayrı bir külfet olsa da) bilmem kaçıncı sayfadan bilmem kaçıncı sayfaya kadar sorumlu olmaktır. Yani ezberdir. İster istemez ezbere alışmışlardır. Onun için bütün futbolcuların, artistlerin, şarkıcıların hayatlarını ve günümüzde birbiri ardınca yüzlercesi piyasaya sürülen popstarların (!) tüm şarkılarını ezbere bilirler. Dedim ya, eğitim uzun, ince bir yol... Yola çıkanlara Allah yardım etsin!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.