E-postama gelen mesajlar içinde bazı ilginç yazılar dikkatimi çekiyor. Bunlardan birinde okuduğum bir pasajı sizinle paylaşmak istiyorum: "Anne ve yavru deve tembel tembel yemeklerini yerken birden yavru, anneye dönmüş ve demiş ki: - Sana bir şey sorabilir miyim anne? - Elbette yavrum, sor! - Anne, bizim niye hörgücümüz var? Anne, gururla: - Bu hörgüçlerle yavrum, biz su biriktiririz ve bu sayede çölde herhangi birinden çok daha uzun süre susuzluğa dayanabiliriz. - Peki anne, bizim bacaklarımız niye bu kadar uzun ve ayaklarımız yuvarlak? - Evladım, der anne, biraz daha gururlanarak, bu sayede biz, çölün kumlarında herkesten daha rahat ve hızlı hareket edebiliriz. - Bunu da anladım, peki kirpiklerimiz niye böyle uzun, bazen görüşümü bile bozuyorlar. - Hayatım, onlar gözlerimizi çölün kumlarından korur, gözümüze kum kaçmaz... - Anladım. Hörgüçlerimiz çölde daha uzun dayanabilmemiz için su depolar, bacaklarımız uzun ve böylece çölde daha hızlı ve rahat hareket edebiliriz; kirpiklerimiz gözlerimizi çölün kumlarından korur... Anlayamadığım şey, o zaman bu hayvanat bahçesinde ne işimiz var?" Gönderen, bu hikayenin altına şöyle bir not düşmüş: "Hikayenin ana fikri: Becerileriniz, yetenekleriniz, özellikleriniz ve tecrübeleriniz sadece doğruyerdeyseniz işinize yarar... Şu anda nerdesiniz?" Oldukça anlamlı bir soru. İnsan, düşünüp kalıyor. Sahi, nerdesiniz? Nerdeyiz? Hepimiz doğru yerde miyiz? Bir yerde okumuştum; şöyle diyordu: "Zulüm, hak edenin hak ettiği yerde olmayıp onun yerini hak etmeyinin almasıdır." Şöyle etraflıca düşündüğünüzde farkediyorsunuz ki, bozuk düzende pek çok donanımlı kimse olması gerektiği, yani doğru yerde değil. Bunu farkettiğinizde de toplumu genişleyen halkalar halinde saran mutsuzluğun gerçek sebebini anlıyorsunuz. Geçmiş zamanlarda, saraya Donizetti Paşa'nın gelişinin ardından karmaşık hale gelen musiki dünyasından "Her şeyin tadı kaçtı" deyip ayrılan Dede Efendi gibi kaçma arzusu duyuyorsunuz? Ama kaçmak çözüm mü? Bilemiyorsunuz...