İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlığı, Şenol Demiröz yönetiminde uzun süredir İstanbul'un tarih, kültür ve sanat hayatını zenginleştiren çeşitli etkinlikler yapıyor. (Demiröz, bilindiği gibi şu sıralarda RTÜK tarafından TRT Genel Müdürlüğü'ne aday gösterildi. Ancak bazı medya organları karalama kampanyası başlatarak onun genel müdürlüğe atanmasını engellemeğe çalışıyorlar. Bence başarılarını kanıtlamış, çalışkan ve birikimli insanlar kösteklenmemeli. Genel Müdürlük görevine getirildiğinde Demiröz'ün her zamanki demokratik tavrını sürdürerek TRT'de çok başarılı işler yapacağına inanıyorum.) Kültür İşleri Daire Başkanlığı, 25-27 Nisan tarihleri arasında İstanbul'da II. Türk Dünyası Çağdaş Edebiyat Günleri toplantılarını gerçekleştirdi. Birincisi 2001 yılında yine İstanbul'da yapılan bu toplantıların amacı, Türk Dünyasında çağdaş edebiyat alanında köprüler kurarak işbirliği sağlamak, Türk Dünyası yazarlarını halkımıza tanıtmak... Böylelikle Türk Cumhuriyetleri arasında her türlü ilişkinin gelişmesine anadil alanındaki işbirliğinin güçlendirilmesi ile ivme kazandırmak... Türkiye'nin yanı sıra Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan, Tataristan, Başkurdistan, Gagavuzyeri, Kırım ve KKTC'den Yazarlar Birliği Başkanları ve yazarlardan oluşan yaklaşık elli kadar edebiyatçının katıldığı toplantıların konuları şunlardı: "Kaşgar'dan İstanbul'a Sözcüklerin Büyülü Yolculuğu: Türk Dünyasında Çağdaş Edebiyat, Günümüz Türk Dünyası Edebiyatında Öykü ve Roman, Ortak Eğilimler ve Temalar; Dil Çeviri ve Aktarma Sorunları..." Yerebatan Sarnıcı'nda şiir şöleniyle kapanan Türk Dünyası Çağdaş Edebiyat Günleri'nde ileriye dönük olmak üzere projeler tasarlandığı, ilginç ve güzel şeyler söylendiği gibi özeleştiriler de yapıldı. Ülkeler yazarları arasında hâlâ Türkçe konuşamayanların oluşu (Bu yüzden çeviri aygıtı kullanılması); I. Çağdaş Edebiyat Günleri'nden beri karşılıklı ilişkilerde ve yazar tanıtımlarında arzu edilir düzeyde ilerleme olmayışı eleştiri konularının başında geliyordu. Doğru oturup doğru konuşalım; takdir edileceği gibi ilgi, ancak merakla uyanır ve tanıdıkça gelişir. Biz halk olarak Türk Cumhuriyetlerini tam olarak tanımıyoruz. Televizyonlarda (Hele hele TRT'de) böyle tanıtıcı programlar da yayınlanmıyor. Yıllarca bağlarımızın kopuk olduğu soydaşlarımızın coğrafyası, hayat tarzları; kültür, edebiyat ve sanatları bizim için meçhul olmağa devam ediyor. Böyle bir kopukluk içinde belki ciddi olarak aklımıza bile gelmiyorlar. Çağdaş Edebiyat Günleri Toplantılarına gösterilen ilginin azlığı ne yazık ki bunu gösteriyor. Oysa, böyle mi olması gerekir? Ülkeler arası (hemen, şimdi) karşılıklı kültür gezileri tertiplemek; ilişkilerin gelişmesi, merakların uyanması açısından bence ilk planda yapılması gereken acil bir eylem. Geçmiş zamanda TÜRKSOY'la ilgili olarak yazdığım bir yazıda bu konuya değinmiştim. İlgililere, turizm acentelerine, (tanıtım programları açısından) TRT yönetimine bir kere daha hatırlatmakta fayda var: Yazarları tanımak ideal bir şey ama talep olmadan arz olmuyor, biliyorsunuz...