Cüneyt Ülsever, pazar günleri yazdığı denemelerde son zamanlarda takıldığı "İnsan Ne Arar?" sorusuna cevap olarak verdiği "kendini arar" hükmünde düşüncelerini yoğunlaştırmağa çalıştı durdu. Bu tür sorular, hızlı yaşam döngüsü içinde kan, ter içinde koşup duran; hayatından memnun olup olmadığının farkında bile olmayan okuyucuyu bir yerde durdurup insanın asli sorunları üzerinde düşünceye davet etmesi bakımından çok önemli. Ben, böyle değerlendiriyorum ve bu konuda belki bir faydam olur diye fikir jimnastiğine katılıyorum. İnsan, ne arar? İsterseniz şöyle diyelim; insan, arayış içinde mi? Eğer arayış içindeyse ne aradığının bilincinde mi? Aslında bu tür soruların cevabını vermek, kişinin dünya görüşüne, aldığı eğitime, parçası olduğu sisteme ve entelektüel seviyesine bağlı. Katı bir madde anlayışının hakim olduğu kapitalist düzende arayışlarına çoğunluk, genelde aş, iş, eş üçlemesinden başlayarak sürekli kamçılanan tüketim hırsıyla yat, kat, at hedeflerine yönelir; dünyada onca felaketlere, hastalıklara, savaşlara şahit oldukça sağlık, güven, huzur gibi subjektif hedeflere sapmalar yapar. Düşünmeyi öğretmeyen bir eğitim sürecinden geçildiği için çoğunluk, hedeflerine öyle uzun boylu, derin düşünme zahmetlerine girmeden ulaşmağa çalışır. Oysa esas olan; düşünmektir. Hatta, düşünceden öteye tefekkür terbiyesi ve alışkanlığı kazanmak; bir karıncaya dahi tefekkür nazarıyla bakma olgunluğuna erişmektir. Bence insanın bilinçli arayışı tefekkür terbiyesi aldıktan sonra başlar. Tefekkür, tüm arayışlara tutulan (gönül huzmelerini de bünyesinde taşıyan) bir nurlu ışıktır ki, arayanı aradığına ulaştırır. Beynin bilmediğimiz karanlık tarafını da aydınlatarak keşfedilmeyi bekleyen hücreleri uyanışa zorlar. Bu olgunluğa erişen insanın arayışlarındaki amacı, kendi manasıdır. İnsanın gerçek serüveni bu amacı tesbitten sonra başlar. İsterseniz bu serüvenin de adını koyalım; kendini bilmek. Yunus Emre: "Beni bende demen bende değilim/Bir ben vardır bende benden içeri" deyişiyle kendini bilme sevdasına düşen insanın ana hedefini belirliyor. İçimizdeki 'Ben'e ulaşmak... Bu, kolay mıdır? Değildir elbette. Aklın kılavuzluğuyla yola çıkacaksın, idrak nuruyla ilerleyeceksin; sonunda gönül deryasında aradığın inciyi (sırrı) bulacaksın. Piyasada bu konuda batılı yazarlarca kaleme alınmış bir sürü kitap var. Kendinizi bilmek için batıya ihtiyacınız yok efendim. Kendi kültürünüze dönün, yeter. Tabii, kendini bilme ihtiyacı içindeyseniz...