Ben bir sinema âşığıyım. Beş yaşımda başlayan sinema sevgisi ve heyecanı bu zamana kadar hiç eksilmedi. Büyüklerimiz: "İnsanın istekleri ve zevkleri zamanla körelir" derler ama bunlar iyi niyet ve gayretle canlı tutuldukça kolay kolay körlenmiyor. Bilinçli bir seyirci olduğum için özenle seçerim göreceğim filmleri. Taptaze bir coşkuyla sinemaya (özellikle salonların havasının temiz olduğu sabah matinelerini tercih ederim) koşa koşa giderim. Uzun reklam fasılları bitip de film başlayınca keyfime diyecek yoktur. Bütün sıkıntıları, kaygıları bir yana bırakır, kendimi beyaz perdenin büyüsüne bırakırım. Sinemaya olan bu düşkünlüğüm sebebiyle İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın her yıl Nisan ayında düzenlediği Sinema Günleri'nin müdavimi olduğumu herhalde anlamışsınızdır. Özenle hazırlanmış kitapçıklardan gösterime giren filmler hakkında bilgilenmeye çalışır, genelde ABD dışındaki (Amerikan filmlerine karşı olduğum veya boykot ettiğim anlaşılmasın) ülkelerin filmlerini tercih ederim. Değişik ülkelerin, değişik toplumların insanlarını bu yolla anlamağa ve ruhen onlara yaklaşmağa çalışırım. İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın Sinema Günleri'nde şimdiye kadar çekim, senaryo, yönetim ve yorum açısından çok kaliteli, çok güzel ve unutulmaz filmler seyrettim. Bunlar içinde bugün bile hatırladıkça içimde etkisini sürdürenleri vardır. Ben de hayal tacirleri kervanının bir üyesi olduğum için bu filmler, hayal dünyamın ufuklarını genişletir, kendi iç derinliğimden hareketle beni gizemli dünyalara ulaştırır. Bu sebeple sinema dışında yine beni çok etkileyen Caz Müziği Festivalleri de tertipleyen İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın benim hayatımda özel bir yeri ve anlamı vardır. İnsan, bir kişiye veya bir kuruma gönülden bağlı olunca onun her başarısı karşısında çok samimi bir sevinç ve övünç duyuyor. Avrupa'nın önde gelen politikacı, bilim adamı, sanatçı ve düşünce önderlerinden oluşan Avrupa Kültür Forumu (Kultur Forum Europa), bu yılki "Avrupa Kültür Ödülü"nü almaya İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nı layık gördü. Söz konusu Forum tarafından 11 yıldır insan hakları, hukuk, demokrasi ve kültürler arası diyaloğun gelişmesine katkıda bulunan kişi ve kuruluşlara verilen Avrupa Kültür Ödülü, eylül ayında İstanbul Bineali açılışında İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'na verilecekmiş. Bu ödül, son zamanlarda spor, sinema ve müzik alanında ataklar yapan ülkemizin kültür alanında da hatırı sayılır bir gelişim içinde oluşunun anlamlı bir kanıtı. Her zaman söylerim ve söylemeğe devam ediyorum; yaptığı işe gönül vererek çalışanlar er-geç bu özverili gayretlerinin semeresini görüyorlar. Başta Vakfın Başkanı, saygın kültür adamı Şakir Eczacıbaşı'nı ve çalışkan ekibini kutluyorum.