Kaçmak... Ama nereye?

A -
A +

Eğer hâlâ içinizde ince duyarlılıklar taşıyorsanız; çevrenizde, ülkenizde ve giderek dünyada, insanlığın alçalış ve tükeniş maceralarına şahit oluyorsanız; eğer televizyon ekranlarında gösterilen bitip tükenmez savaş faciaları karşısında ölüp ölüp diriliyorsanız, işgal edilen coğrafyalarda kasıtlı olarak büyütülen kin ve öfkelerin dehşetini bütün hücrelerinizle algılıyorsanız, sefalet manzaraları karşısında yediğiniz lokmalar boğazınıza diziliyorsa; azgın insan ihtiraslarıyla cehenneme döndürülen bu dünyadan kaçıp kurtulma isteğinizi tıpkı ünlü Rus yazarı Gogol gibi orta yere çıkıp da gırtlağınız patlayıncaya kadar haykırmak istersiniz: "Üç atlı bir araba verin bana. Troykama yıldırım gibi atlar koşulsun! Hey yiğit arabacım, sür troykayı! Arabamın çıngırakları şıngır şıngır ötsün! Yiğit atlarım, şahlanın götürün beni bu cehenneme dönmüş dünyadan! Uçurun, çok uzaklara uçurun! Hiçbir şey görüp işitemeyeceğim yerlere götürün beni!" Ama vahşi kapitalizm kıskacında, büyük para hesaplarının yanında kelimelerin hükmü olmadığı için kelimelere dökülen isyanlarınızın da hiçbir fayda sağlamayacağını düşünüp susarsınız. Bu kapana kısılmışlık; son kullanma tarihini bekleyen tüketim malzemesi olma kaderini benimseme değil de nedir? Öte yandan, kaçmak... ama nereye? Övgüyle söylenen ama sizin hayret ve esefle karşıladığınız "haçlı" kuşatması ve işgal hırsı uzaya kadar uzanmışken.... * Samuel Huntington'un "Medeniyetler Savaşı" tezini "Artık bu devirde olur mu canım?" diyerek kimi zaman hoşgörü, kimi zaman uzlaşma, kimi zaman da diyalog diyerek çürütmeğe kalktık. Ama önce Bush, sonra onun seçim kampanyası başkanı Marc Racicot tarafından dile getirilen bu bilinçaltı kusması, bu "Haçlı Seferi" ifadesi ne anlama geliyor, söyler misiniz? Orta Doğu'da kutsal olana saldırışlar, cami bombalamaları... Tarihî eser tahribatı... Artık resmen halka yönelen silahlar... Israrla İslam'la terörizmi birlikte anmakta direnişler... Nedir? Açıklayabilir misiniz? * Beş yıldızlı otel salonlarında, son derece medeni görünüm ve tavır içinde barış ve kardeşlik üzerinde konferanslar verip tavsiyelerde bulunan AB'ye üye ülke yöneticilerinin, ötekilerin ülkelerine yapılan saldırılarda çekimser kalmaları; dünya barışının sağlanması hususunda topyekûn bir gayret göstermemeleri, katledilen çocuklara, gençlere, kadınlara karşı takındıkları duyarsızlık karşısında Gogol'un çığlıklarının yüreğinizde yankılandığını duyar gibi olmuyor musunuz: "Götürün beni bu cehenneme dönmüş dünyadan! Uçurun, çok uzaklara uçurun! Hiçbir şey görüp işitemeyeceğim yerlere götürün beni!"

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.