Kadınlar, giydikleri elbiseye göre psikoloji değiştirirlermiş. Yıllar önce bunu bir profesör dostumuz söylemişti. Aslında ben kadınlarınki kadar belirgin ve karmaşık olmasa bile erkeklerin de iyi bir giyimle bu psikolojik değişimi yaşadıklarına inanıyorum. Biliyorsunuz, geçtiğimiz günlerde anayasa değişikliği sebebiyle kadın-erkek eşitliği, kadın sorunları bir hayli alevlendi, hararetli tartışmalar oldu, bu konuda çeşitli yazılar yazıldı; kadınların yönetimde etkin ağırlıkla yer almaları, iş hayatında erkekler kadar başarılı olabilecekleri savunuldu. Ben de kadınlar eğer kararlılıkta buluşabilirler ve tam bir dayanışma içinde olurlarsa istedikleri her şeyi yapabilirler, bütün sorunları çözerler demiştim. Geçenlerde basında çıkan bir haber kadınların değişken yapılarını ve bir kararda durmayışlarını ortaya çıkarması bakımından ilgi çekiciydi. *** Dünya çapında bir reklam ajansında strateji şefi olarak çalışan ve Yakın Geleceğin Trendleri kitabının yazarı olan, yükselen değerler tahminlerinde tam bir isabet kaydeden Marian Salzman, İngiltere'de yapılan bir araştırmaya dayanarak, kadınlar arasındaki yeni trendin stresli iş hayatından vazgeçip evde oturmak olacağını söylüyor. Galiba yine bir kısır döngü söz konusu. Salzman'a göre modern kadın, erkeklerin istediği şekilde klasik ev kadınlığı ve ideal annelik görevlerine mi dönecek? Hayır. Kadın, eve dönecek ama bir şartla!.. Ev işleri için özel elemanlar, çocuklar için dadılar tutulacak! Peki, kadın ne yapacak? Kendine bakacak; her an bakımlı ve güzel olacak! Yani, anlayacağınız kadınlar yine fikir değiştirmişler. Buna sebep de iş hayatının gerçeklerini görmüş olmaları, stres, entrika, baskı ve kıyafet yönetmelikleri yüzünden kendilerine ayıracak zamanlarının kalmadığını farketmeleri... *** Marian Salzman'ın yine araştırmaya dayalı bir başka tesbiti de şu; bu defa erkekler de fikir değiştirmişler. Onlar da kadınların çalışmasını istiyorlarmış! Yani, ezeli zıtlaşma her halükârda devam ediyor. Galiba bu, böyle geldi; böyle gidecek! Türkiye şartlarında kaç kadın "ev divası" olup da hizmetkârlar, dadılar arasında kişisel saltanatını kurarak "ayna ayna, söyle bana en güzel kim?" serüvenini devam ettirebilecek? Biz yine kadınlar olarak (erkekleri de aramıza alarak) el ele, gönül gönüle verip mevcut rahatsızlıklarımızı ve sorunlarımızı gidermeğe çalışalım. Önce aydınlanıp, aydınlatalım. Zihniyetleri ve hayat tarzlarımızı çağdaşlaştırmak için mücadele edelim. Kendimize bakalım bakmasına da, üretici olmaktan da vazgeçmeyelim derim... Ne dersiniz?