Kayıp kuşak kızları

A -
A +

Bu tabire ilk defa bir bayan köşe yazarının yazısında rastladım. Kendisinin de kayıp kuşak kızlarının temsilcilerinden olduğunu söyleyen yazar, bir hayli ilgimi çeken bu tabiri şöyle açıklıyor: ahlak ve edebe önem veren, yalan söylerken yüzü kızaran, aşık olan, namus denilen bir kelimeden haberdar olan genç kızlar topluluğu... Bu topluluğun beyaz perdeye yansıyan temsilcileri de Necla Nazır, Türkan Şoray, Fatma Girik, Filiz Akın, Hülya Koçyiğit... Bugün çoğu estetikli genç kadın oyuncuların magazin dedikoduları, çeşitli aşk ilişkileri arasında modaları pek kısa sürede geçerken onlar hâlâ unutulmuyorlar; hâlâ toplumda büyük bir ilgi ve saygı görüyorlar. Kayıp Kuşak Kızlarının ardında bıraktığı boşlukta dengesini kaybeden toplum, aşkı için can vermeye hazır, vefakâr kadın örneğini başarıyla oynayan Türkan Şoray'ı, namusu için tüfek kuşanan Fatma Girik'i, ince ruhlu, sadık ve gururlu Hülya Koçyiğit'i unutamıyor. Onlara duyulan özlem, geçmişe duyulan özlemle eş değerli. Bendenizin de içinde olduğu kayıp kuşak kızları, öz değerlerini koruyan muhafazakâr toplumla modern toplum arasında sağlam bir köprü oluşturdular. İdealisttiler. Zengin kültür birikimleri, görgüleri ve davranışlarıyla örnek ve saygın "Türk Kadını" nı başarıyla temsil ettiler. Cumhuriyetin sağlam temeller üzerinde oturtulmasında etkin bir rol oynadılar. Onların ilk gençlik yıllarında böylesine kötü kullanılan televizyon, iletişimi mekanikleştiren cep telefonları, daha çok abuk sabuk sohbetleri ve zihinleri allak bullak edici oyunları izlemek için rağbet edilen bilgisayar yoktu. Onlar okumuş kızlardı. Birbirinden güzel kitapların kamçıladığı düşünce ve hayal güçleriyle esasen beyinlerine kurulmuş ekranda kendi renkli hayallerini, tasarladıkları geleceği görüntülerlerdi. Lüksten, gösterişten uzak, tüketim hırsının söz konusu olmadığı, maddeci zihniyetin ruhlarını kemirmediği sade, yalın bir hayatları vardı. Ağırbaşlı ama özenli giyimleri, mütebessim çehreleri, sade güzellikleriyle kayıp kuşak kızları şimdi resimlerde kaldı. Çoğu büyükanne olup geçmiş zaman rüyaları içinde bir kenara çekildi. Bazıları da hayatını kaybetti. Her şeyin altüst olduğu; içlerin boşaltıldığı, maddeci zihniyetin egemen olduğu, Amerikan tarzı yaşam biçiminin tek yaşam biçimi olarak dayatıldığı; ideallerin lüks konutlara, arabalara, serbest ilişkilere, cinselliğe odaklandığı günümüzün batık kuşak kızları, kayıp kuşak kızlarını demode, köhne bir zihniyetin temsilcileri olarak görüp onların özde dopdolu yaşamlarını harcanmış bir yaşam biçimi olarak değerlendirerek neredeyse onlara acıyorlar. Sıfır bedenleri, moda giyimleri, bol makyajlı kadın yüzleri, aranan bakışlarıyla o cafe senin, bu bar benim ruhsuz birer kalıp gibi ortada dolanıyorlar. Kayıp kuşak kızları arkalarında güzel anılar, özlemler bıraktılar. Batık kuşak kızları ne bırakacaklar dersiniz?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.