Yaşlılık rüzgârları esmeye başladığında huzurevinde kalmak ister misiniz? Böyle bir soru sorulduğunda ruhunuz üşür; gizli bir ürperti duyarsınız. Çünkü huzurevi dendiğinde, yaşlıların hayatın kenarına itildiği, hatta en yakınları tarafından bile ihmal edilip unutulduğu, arada bir kameralara yansıdığında içler acısı görünümlerle yürek burkan düşkünler yurdu akla gelir. Yıllar önce yerleşim bölgesine yakın bir ormanlık alanda bulunan eski bir yapıda huzurevi açılış törenine katılmıştım. Yaşlı vatandaşlara hizmet vermenin vicdan rahatlığı içinde olan bürokratlar heyecanlı konuşmalar yaparlarken kışın yağışlı günlerde buranın yaşlılar için ne kadar yalnızlık aşılayabileceği bir yer olduğunu düşünmüş, hüzünlenmiştim. Aradan uzun zaman geçti. Bir kış günü yolum o taraflara düştü. Bina bana mağmum görünüşüyle yine bana aynı hüzün duygusunu verdi. Buraya sığınan yaşlılar, hayattan kopuk halde içe dönüp kırık dökük halleriyle mukadder sonu beklemekten başka ne yapabilirlerdi? İçim sızladı. Hepimiz için mukadder olan yaşlılık devresiyle ilgili olarak birçok kişinin derinden derine duyup umutsuzluklara kapıldığı endişeleri duydum. Darülaceze Vakfı, Kartal Belediyesi ile birlikte Kartal Belediyesi Yakacık'ta, 220 odalı, 300 yataklı, içinde restoranı, yüzme havuzu, rehabilitasyon üniteleri, çeşitli hobilerin değerlendirileceği mekanlar, sinema salonu bulunan; her türlü konfora haiz modern bir huzurevi yaptırıyormuş. Burayı işletecek profesyonel işletmeci aranıyormuş. Bununla ilgili haberi gazetelerde okuduğumda çok memnun oldum. Özellikle insanların ben merkezli olarak yaşadıkları şehirlerde, yalnız yaşlıların değil, yaşı kemale erip de yalnız yaşamaktan bunalan vatandaşların da gönül rahatlığı ile yerleşebilecekleri; huzur ve güven içinde yeni bir hayata başlayabilecekleri modern anlayışla kurulup işletilen huzurevlerine gerçekten büyük ihtiyaç var. İnsan hayatına egemen iki büyük korku vardır; biri sağlığını kaybetme, diğeri yaşlılık korkusudur. Ailesi olanlar çoluk çocuk ellerine kalıp da yük olmaktan, yalnız olanlar da çaresiz kalmaktan, bakacak ve yoldaş bulamamaktan endişe duyarlar. Sosyal devletin kısıtlı imkânları ile kurduğu huzurevlerinin mevcut durumu bu endişeleri korkulu bir rüyaya dönüştürür. > Gençlerle yaşlıların buluşması Zaman zaman bu konuya temas ediyorum; tekrara düşmek pahasına da olsa yine temas etmekte fayda görüyorum. Yaşlılık, düşkünlük, acizlik demek değildir. İnsanoğlunun olgunluk çağı, ikinci bir hayat şansı olarak mütalaa edilmelidir. Beden yaşlanır ama gönül yaşlanmaz. Önemli olan; çocukluktan itibaren bilinçli beslenme, sağlıklı bir dünya görüşüyle sağlıklı yaşlanmaya hazırlanmaktır. Her ne kadar dünyanın ve ülkenin sorunları, çetin hayat şartları engel gibi görünüyorsa da, insanoğlu bunlarla baş etmek zorundadır. Yeni kurulacak huzurevlerinde (başka bir isim de kullanılabilir) üyeler sosyal hayattan tecrit edilmemelidir. Bilhassa onların gençlerle bağları koparılmamalıdır. Onlar, birikimleri, bilgileri, hayat tecrübesi olan insanlardır. Büyük çapta boşlukta olan gençlerin bunlardan faydalanmaları sağlanmalıdır. Kültürümüzde yaşlılara hürmet, sevgi ve merhamet esas olmasına rağmen modern zamanların gençliğine aileden çok modaları, rock ve popüler müzikleriyle küresel kültür hakim. Aile bağları, aileye karşı sorumluluk zayıflamış durumda. Haliyle yaşlılara da değer verilmiyor. Bencillik, nemelazımcılık tüketime ve özgürlük sevdalarına yönlendirilmiş gençler, tonton dedelerin, pamuk ninelerin bilge rehberliklerinden ve derin şefkatlerinden mahrum kalıyorlar. Yaşlıların mahrumiyeti ise ilgi ve gençlerden alacakları kuvvet, yaşama coşkusu... Bu bakımdan modern bir zihniyetle kurulacak olan huzurevlerinde yaşlılarla gençlerin buluşmasını sağlamak toplumun genel sağlığı açısından çok önemli. Yaklaşık iki yıl kadar önce bir gazetede şu anda ismini hatırlayamadığım bir üniversitenin kendi bünyesinde bir huzurevi açmayı planladığını okumuştum. Gerçekleşip gerçekleşmediğini bilmiyorum ama Darüşşafaka Vakfının açacağı huzurevi yöneticileri, üniversitelerle iş birliği içinde olabilirler. Sağlıklı toplum, yaşlılarla gençlerin bir bütün oldukları, birbirlerini tamamlayabildiği bir toplumdur.