Biliyorsunuz, İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü tarafından Poyrazköy sırtlarında kurulan Medya Ormanı'da benim adıma dikilmiş bir ladin ağacım var. Benden uzakta ama benim hayır dualarımla büyüyor. Adı Ufuk... Bodrum'da, Marmaris'te; şurda burda ne zaman bir orman yangını haberini alsam, Ufuk'umu düşünerek yüreğim daha bir yanıyor, damarlarım ince ince sızlıyor. Anaç bir telaş içinde rüzgarın sırtına binip o taraflara koşturmayı, derinlerden kopup gelen bir ah'la o yangınları söndürmeyi hayal ediyorum. Ama ne yazık ki gerçeklerle hayaller bağdaşmıyor; ancak çaresizliğin göbek taşında elim kolum bağlı kala kalıyorum. Bizler, bir büyük şairin: "Sakın kesme!.. Yaş ağaca balta vuran el onmaz!" öğüdüyle büyümüş bir nesiliz. O öğüt yüreklerimizin derinlerine nakşolmuştur; sürekli olarak kendi kendini heceler durur. Yaş ağaca balta vuran el onmaz! Bu yüzden bir ağacın yaprağını bile koparamayız; içimiz gider. Bir de atalarımızın: "Yaş kesen, baş keser!" ihtarını hatırladık mı, değil koparmak, dokunmaktan bile çekiniriz. Peş peşe çıkan orman yangınlarını sadece kuraklığa veya bir cahilin çaktığı kibrite bağlayıp da kader deyip geçmeyin! Ormanların büyük bir kısmı rant peşinde koşan, kara vicdanlı, kaatil ruhlu insanlar tarafından yakılıyor. Evet, ülkemizde rant için büyük orman katliamları yapılıyor. Cennet gibi ormanlık yerlerimiz bir anda cehennem ateşiyle kavrulup orman olma vasfını yitiriyor. Sonra, arkasından gelsin af, gelsin satışlar!.. Orman mezarlığı üstünde sıra sıra villalar yapılıyor. Yüksek fiyatlarla kapış kapış gidiyor. Alan, satan ve dahi af çıkaran onmazmış, kimse umursamıyor. Oysa bir vebal satandan, alana ve af çıkarana kadar sürer gider. Ne zaman bir yerde orman yangınının başladığını duysam dehşet içinde orman yakıcılarının nasıl bir canlı türü olduğunu düşünürüm. İnsan kılığında bu vahşi ve ilkel yaratıklar nasıl tanınır? Kendimi zorlayarak tanımlamağa çalışırım; ne yazık ki onca vahşeti tanımlamağa hayal gücüm yetmez. Ama içimizdedirler, aramızdadırlar. İnsan görünümündedirler. Sinsi sinsi "Daha yakacak neresi var?" hesabı içindedirler. Ama hesaplayamadıkları bir şey var. Onmayacaklardır. Onmasınlar!...