Ahmet Kutsi Tecer'in "Nerdesin?" adlı o güzel şiirini bilmem hatırlar mısınız? Unutanlara hatırlatmak için birkaç mısraını yazalım: Geceleyin bir ses böler uykumu; İçim ürpermeyle dolar: Nerdesin? Arıyorum yıllar var ki ben onu; Aşıkıyım beni çağıran bu sesin... Değişim denen şeyin özde var olan her şeyi para ve günlük çıkar uğruna dağıtıp savurmak şeklinde algılandığı; insanı geçim sıkıntıları ve fatura ödemeleri kaygılarının derin uykulara hasret bıraktığı bu ittirmeceli, kaktırmacalı, aldatmacalı ve dövüştürmeceli vahşi kapitalist düzende artık böylesine duygu yüklü, romantik şiirlerin bir anlamı kalmış mıdır? Eğer gecenin gizemli derinliklerinde eksikliğini duyup da aradığınız şey; kanlı canlı bir insansa, bilin ki o, özgürlük kuşunun kanatlarına tutunmuş da Kaf dağının ardına uçmuş değildir; bir tuşun altındadır. Veya serbest pazarda şusunu, busunu, ötesini, berisini satıp da paraya tahvil etmekle meşguldür. Şiirinizdeki o deruni sesi duyar mı, duysa bile anlar mı? İsterseniz şöyle diyelim; iletişim teknolojisinin alabildiğine geliştiği günümüzde cep telefonu, faks veya elektronik posta, yüreğinizdeki meramı istediğiniz kişiye ulaştırabilir mi? Hiç sanmam. Böylesine takır takır kuru, mekanik bir dünyadayız işte. Onun için şiirler de düğümlenip kalmıştır içimizde, duygular da... Ne halden anlayabiliriz, ne de halimizi anlatabiliriz... Döviz kuru, borsa endeksi, birleşik faiz, çapraz kur... Anladığımız ve konuştuğumuz dildir bugün.... *** En çok liselerdeki edebiyat öğretmenlerinin haline üzülürüm. Acaba "Nerdesin?" şiirini, akılları bilgisayar oyunlarındaki, popstar elemelerindeki, internet cafelerdeki, sevgililere mesaj göndermelerdeki öğrencilerine nasıl açıklamaktadırlar? Televole programlarında göz alıcı mankenlerle zengin çocuklarının ve şöhretli futbolcularının seviyeli birliktelikleri yoz sahnelerle ikide bir ekranlara taşınırken, filmlerde, dizilerde, romanlarda ve hatta reklamlarda cinsel tahrik unsurları abartılı bir biçimde öne çıkarken; bunları seyretmek günümüzde olağan hale gelmişken onlara derin aşk duygularını, ince yürek sızılarını nasıl anlatabilirler ki? Teknolojik devrin bilgisayar çocukları işte... Romantizmden uzak... İnce duyarlılıktan yoksun... Geleceğin öte insanları. Yarı insan, yarı makine... Bir gün gelecek, tamamiyle maddileşen mekanik bir ortamda aşk dediğinizde, özlem dediğinizde bunları bilgisayar programı sanıp CD'sini aramağa çıkacaklar... Nerdesin? ......... Kime mi sesleniyorum? Tabii ki programlanmış bir şekilde kaybedilen 'insan'a...