Basında çıkan bir haberden öğrendim; Milli Eğitim Bakanlığı bundan böyle öğrencilere ve velilere yılda iki kere öğretmenlerine not verdirme kararı almış!.. Öğretmenler, eğer öğrenci ve velilerden düşük not alırlarsa hizmet içi eğitime tabi tutulacaklarmış! Amaç, kendini geliştirme hususunda öğretmeni gayrete getirmekmiş! Böyle buram buram popülizm kokan göstermelik ve abuk bir kararın inşaallah aslı yoktur derken sözüne güvendiğim biri haberi doğruladı. Milli Eğitim Bakanlığı güzel haberlerle yüzümüzü güldüreceği yerde durup durup aldığı garip kararlarla bizi şaşırtmağa devam ediyor. Pek yakın geçmişte bir bakanın ortaya çıkıp da reform adı altında medyaya açıkladığı kararları unutmadık. Unutanlara bir kere daha hatırlatalım. Neydi bu kararlar? Failatün devri kapandı deyip eski şairlerimizi müfredattan çıkarmak ve Türk tarihinin miladını Cumhuriyet olarak belirlemek... Post-modern cahiliye medyasının davul zurna eşliğinde ilan ettiği bu kararlar fikir ve sanat dünyasında adeta kasırga estirmişti. Genç bir bakanın gelişiyle Milli Eğitim bünyesinde köklü ve ciddi reformların yapılmasını beklerken böylesi aykırı kararların alınması doğrusu umutlarımızı zedeliyor. Öğrenci ve velilerin öğretmene not vermeğe kalkması işin ciddiyetini bozup ilişkileri içinden çıkılmaz bir hale sokacağı gibi yeni "Hababam Sınıfı" dizilerine bir sürü traji-komik malzeme oluşturur. Neticede öğretmenlik mesleği biraz daha itibar kaybeder. Öğretmenlik ulvi bir meslektir; hafife alınmaya gelmez. Atatürk'ün öğretmenleri baş tacı etmesi; onlara toplumun en saygın kişileri olarak büyük önem vermesi boşuna değildir. Mesleğinin hakkını veren, birikimli ve idealist öğretmenler sayesinde Cumhuriyetin temelleri sağlam bir şekilde atılmıştır. Son dönemlerde bu mesleği hafife almaların, "Hiçbir şey olamıyorsan bari öğretmen ol" gibi küçültücü yaklaşımların eğitimi nasıl bir eğitimsizlik girdabına dönüştürdüğünü gördük. Her zaman söyledik ve söylemeğe devam ediyoruz; eğitimin en hayati sorunu öğretmen sorunudur. Bu sorun, Öğretmen Okullarının kapatılmasıyla, rastgele öğretmen atamalarıyla başlamıştır. Son zamanlarda öğretmen yetiştirme amacıyla açılan Eğitim Fakülteleri inşaallah bu konuda umutları geliştiren bir başarı sağlar. Sevgili eğitimciler, siz her şeyden önce öğretmenlik mesleğinin kudsiyetinin idraki içinde olan kaliteli öğretmen yetiştirmeye bakın. Daha sonra bu yetiştirdiğiniz, kalitesinden emin olduğunuz öğretmene tatmin edici (onu ek işlere muhtaç etmeyen) bir maaş verin; ona kendini geliştirme, ufuklarını açma fırsatı sağlayın. O zaman bakın bakalım, öğrenciye ve veliye not verdirmek gibi öğretmen öğrenci ilişkilerini çıkmaza sokacak popülist kararlar almak gereğini duyacak mısınız?