Irak'ı işgal eden ABD ve İngiliz askerlerinin Iraklı kadınlara ve esirlere yönelik insanlık dışı zulüm fotoğraflarının dünya televizyonlarında ve basınında sürekli olarak yayınlanması dünya kamuoyunu dehşetten dehşete düşürmeğe, en militarist ruhları bile incitmeğe devam ediyor. Savaşın gerçek yüzü ortaya çıktı işte! Siz, istediğiniz kadar kaba gücünüze güvenip 'öteki'nin ülkesine saldırırken kuzu postuna bürünmüş kurt misali demokrasi, barış, özgürlük getiriyoruz, terörün kökünü kazıyoruz diye dünya kamuoyunu aldatmağa çalışadurun. Sonunda maskeniz böyle düşer, Sırlarınız dökülür. Ne ve kim olduğunuz ortaya çıkar. Batı değerlerine sahibiz diye kasım kasım kasılan, kendilerini medeniyet zirvesinde gören Batı ülkelerinin yöneticileri, aylardır Irak ve Filistin topraklarında sürdürülen vahşete kayıtsız kalırlarken, Kıbrıs davasında nedense pek gayretkeşlik gösteren BM'den bir tepki gelmezken en dehşetengiz biçimde ortaya çıkan terörü kışkırtan ve besleyen barbarlığınız başta ABD ve İngiliz halkı olmak üzere dünya halklarının ortak vicdanlarında tescil edilir. Ne diyordu ruhunda çöl çilelerinin derin acılarını yaşayan ve dünyanın şüphesiz en büyük şairlerinden biri olan Fuzuli, hatırlayalım: "Bağdat tahrip edilebilir; yakılıp yıkılabilir ama onu harap edeni Bağdat'ın Allah'ı harap eder..." Bu harap olma süreci başlamıştır. Allah kimseyi bu hallere düşürmesin!... *** Henüz teleziyon denilen aletle tanışmadığımız; dolayısıyla abuk sabuk bir sürü şeyle birlikte 36 kısım tekmili birden savaş görüntülerinin henüz evimize girmediği, gelecekle ilgili pembe hayaller kurduğumuz öğrencilik yıllarımızda İstiklal Marşı'nın güftesini açıklamağa çalışırken en çok: "medeniyet denilen tek dişi kalmış canavar" mısraında takılırdık. Öğretmenimiz her ne kadar birinci dünya savaşının yaptığı tahribatı, İstiklal Savaşı'nda verilen kayıpları ve çekilen acıları dilinin döndüğü kadar anlatmağa çalışsa da biz, savaş görmemiş ve yaşamamış bir nesil olarak yine de medeniyet ile canavar kavramlarını birbiriyle bağdaştırmakta zorlanırdık... Bize hedef olarak gösterilen muasır medeniyet dünyasına bu canavar benzetmesini yakıştıramazdık. Eskiler: "Yaşa da gör!" derler. Aradan yıllar geçti. Yaşıyoruz ve görüyoruz. Savaş evlerimize girmiş durumda. Bütün çirkinlikler, kötülükler, ikiyüzlülükler, entrikalar, zulümler birbirine geçmiş bir halde orta yerde. Medeniyet kelimesi ile canavarın bire bir örtüştüğünü görüyoruz. Ne yazık!.. Bekleyelim ve bu harabiyetin sonunu da görelim...