"Sol"un meselesi Baykal mı?

A -
A +

Yerel seçimlerde CHP'nin büyük ölçüde oy kaybettiğinin ortaya çıkmasından sonra, nicedir toparlanma çırpınışları içinde olan sol kesim, bu defa başarısızlığının suçunu yüklemek için bir "günah keçisi" arandı ve buldu. Ortak bir sorumluluk duygusu içinde geniş çaplı bir özeleştiri yapılacağı yerde, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, medya destekli olarak günlerdir kıyasıya eleştiriliyor ve demokratik kurallara ters bir biçimde istifaya zorlanıyor. Çeşitli entrikaların döndüğü, insanın bile bildiğimiz kalıplar içinde var olup olmayacağının tartışıldığı; sürekli gözlemeler, fişlemeler ve kayıt altına almalarla özgürlük heveslerinin tatlı bir hatıraya dönüştüğü günümüzün karmaşık dünyasında sol, ne demektir? Ne gibi bir misyon yüklenmektedir? Gücü, dolayısıyla bilimi, teknolojiyi ellerinde tutanlarca sürüklendiğimiz meçhul ve karanlık gidişat karşısında insanlara umut aşılayacak ne gibi alternatif söylemler ve çareler geliştirmektedir. Bunun mutlaka açığa kavuşturulması gerekmektedir. Bu hususta geniş vizyonlu araştırmalar, fikir üretme faaliyetleri yapılacağı yerde Baykal'a yüklenilmesi, eski, artık modası geçmiş söylemlerde inat edilmesi, eski kamplaşma ve kendi dışındakileri yok sayma günlerindeki "biz"e özlemle, o "biz"in tekrar canlandırılmağa çalışılması solu daha da küçültecek nafile gayretler gibi görünüyor. Ayrıca, bütüncüllüğü aramak varken ille "sağ" veya "sol" siyasette direnmenin anlamı kalmış mıdır? Bu da sorgulanmağa değer. Kanaatimce; esasen sağcı veya solcu diye insana sınır çizmek sun'i bir ayırımdır ve insan gerçeğini tanımamaktır. Başka bir deyişle insanın kendisine, hayata, topluma ve dünyaya yarım bakması demektir. Sağ ve sol diye isimlendirdiğimiz tavır insanın bünyesinde vardır; bireysel olarak yaşanır ama aslolan bütünlüğe ulaşmak, yani bütüncül bir insan olmaktır. İnsan, delikanlılık da diyebileceğimiz hamlık devresinde kendi dışındakileri ötekiler gibi algılaya algılaya, ötekiler oluştura oluştura ötekileri aşar ve ötekiyle bütünleşme sırrına ulaşır; isyan ve inkârı da tadarak inanmanın huzuruna ulaşır. Sağ tarafı insanın temelidir, sol tarafı hamleci, atak, değişimci, aykırı tarafı. Biri olmadan diğeri yarımdır. Yarımlıklar üzerine kurulan (artık modası geçmiş) ideolojilerin uluslararası bir tezgâh olduğuna inanıyorum. Bazılarına benim bu düşüncelerim ters gelebilir. Ama lütfen anlayış ve idrak sınırlarınızı zorlayın. İnsan gerçeğini tanıyın. Tanıdığınızda onun gelişme çağlarında bir kalıba sokulamayacağını, sokulmaması gerektiğini anlarsınız. Kastettiğim; başıboşluk içinde sorumsuz bireylerin yetişmesi değildir. Tabii ki yetişkinler olarak genç insana yol göstereceksiniz; ona ne olduğunu, kim olduğunu, kültürünü, tarihini tanıtacaksınız. Bilgi ve sorumluluk sahibi olmasını sağlayacaksınız. Onda sağlıklı bir kök oluşturmak için iyi niyetli bir çaba göstereceksiniz. Ama kendi gerçeğini bulması için ille de özgür bir ortam oluşturacaksınız. Gençte sağlam bir kök oluşturduğunuza inancınız tamsa korkmayın, sadece güvenle bekleyin. Nasıl olsa içinde sağı da solu da kaynaştıracak, bütüncüllüğe, tamlığa; bunun üzerine kurulmuş sağlıklı bir dünya görüşüne ve giderek evrensele ulaşacaktır. Mevcut soruna bir de bu cepheden bakılsa derim...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.