Sorun yüz temel eseri tesbit mi?

A -
A +

Taha Akyol'un bir yazısından Milli Eğitim Bakanlığının, temel ve ortaöğretim düzeyinde öğrencilere tavsiye edilmek üzere "yüz temel eser"i belirlemek üzere akademisyenler, aydınlar (!), gazeteciler (!)'den oluşan bir komisyon kurup çalışmalar başlattığını öğrendim. Anladığım kadarıyla komisyonda ortaöğretime emek vermiş uzman kişiler, tecrübeli öğretmen temsilcileri bulunmadığı gibi eser seçiminde de bir hayli zorluk çekiliyor. Sayın Akyol, komisyon üyesi Konur Ertop'un: "Cumhuriyet aydınlarının ortak yapıtları yok" hükmünden hareketle Cumhuriyetin 80 yılında nesillerde ortak duyarlılıklar oluşturacak bir külliyat oluşturulamadığı tesbitinde bulunuyor ama bunun toplumsal, kültürel ve sosyolojik sebepleri üzerinde durmuyor; böyle üzücü bir sonucun çıkmasında aydın sorumluluğunu sorgulamıyor. Yıllardır, Milli Eğitim bakanlarının her değişim dönemlerinde adettendir; köklü reform projeleri hazırlanır, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesil yetiştirmek amacıyla müfredat programlarında değişiklikler yapılır, yeni yöntemler keşfedilir, harıl harıl okunacak kitap listeleri hazırlanır. Bunlar, iyi niyetli çalışmalardır ama yine de istenen sonuçlar alınamaz; ne sağlıklı bir dil bilinci aşılanabilir, ne okuma sevgisi uyandırılır, ne düşünce özgürlüğü sağlanır, ne de "duygu ve düşünce zenginliğini özümsemiş" bireyler yetiştirilebilinir... Eğitim, kısır bir döngüden ileri gidemez. Dolayısıyla gençlerin okumayışlarından şikayetlerimiz bitmez. Okuma alışkanlığını kazandırmak günümüzde daha da zor bir hale gelmiştir. Çünkü; küreselleşme dediğimiz (aslında gücü elinde toplamak ve dünya pazarını ellerine geçirmek isteyenlerin lehine işleyen) süreçte gençler, aile ve okuldan çok dışarıya aittir; yani; küresel moda rüzgarlarının, kültür dayatmalarının, çeşitli modaların etkisi altındadır. Gençlerde (okul çerçevesinde) geliştirmeğe çalıştığımız ana dil bilinci, toplumun genelinde kaybolmuştur. "İngilizce dünyaya hakim olan tek dildir" dayatmasıyla Türkçe, gittikçe kendi öz vatanında terk edilmekte ve kanserleştirilmektedir. Her yer yabancı kelimelerin istilası altındayken, hâlâ yabancı dilde eğitim konusunda ısrarcı olunurken gençten nasıl dil sorumluluğu bekleyebiliriz? Öte yandan, üniversite mezunlarını bile boşta bırakan işsizlik sorunu değil gençleri, ebeveynleri bile okuma kaygısından ve ülküsünden uzaklaştırmıştır. Kitap denilen nesne bütün bütün hayatımızdan sürülmüştür. İyi kullanıldığı takdirde çok şeyi değiştirebilecek olan TV, vahşi kapitalizm düzeninde gözlerini kâr hırsı bürümüş sahip ve yöneticileri sayesinde kafa karıştırıcı altıncı sınıf programlarıyla mevcut sorumsuzlukları ve olumsuzlukları körüklemektedir. Sonuç olarak; zihniyetler ve yaklaşımlar değişmedikten, ülke çapında o yapıcı ruh uyandırılmadıktan sonra tavsiye edilmek üzere yüz değil, bin temel eser tesbit edilse ne olacak? ..... Düzeltme: Salı günkü yazımda İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin Müdürü Suat Arıkan'ın ismi yanlışlıkla Saffet Arıkan olarak yazılmıştır. Düzeltir, özür dilerim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.