Takıntılar

A -
A +

Eğer büyük şehirlerde oturuyorsanız; çağın değişim zorlamalarına ve hızına ayak uydurmak; vahşi kapitalizm düzeninde ayakta kalma mücadelesi vermek hiç de kolay değil. Her gün temposu biraz daha artan koşuşturmalardan fırsat bulup da bahardan yaza geçmeğe hazırlandığımız şu günlerde tabiattaki canlanmanın, güzelliklerin farkına varamıyor, hayatın küçük zevklerinin tadını alamıyorsunuz. Bunlara bir de ülke ve dünya sorunları da eklenince, hayat, çok defa kaldırılması güç bir yüke dönüşüyor. Haliyle beden sağlığınız da, ruh sağlığınız da tehlikeye giriyor, sinirleriniz zayıflıyor. Olur olmaz şeylere kafayı takıyorsunuz. Hele her şeye karşı entelektüel bir duruşunuz varsa bu takıntılar daha da derin bir boyut kazanıyor. Neticede diyeceğim şu; herkes gibi benim de takıntılarım var. Bakın mesela nelere takılıyorum. (Yalnız benim takıntılarım daha çok düşünce eksenli. Onun için rahatsız edici. Vereceğim rahatsızlık için peşinen özür diliyorum) 21. yüzyılda öne çıkan değerler arasında insan hakları başı çekiyor. Her gün, her yerde insan hakları üzerinde söylemler sürüp gidiyor. Okullarda insan hakları üstüne ders okutuluyor. İyi de, önce 'insan'ı tanımak ve anlamak gerekmiyor mu? İnsanı tanıyıp ona neden saygı duymak gerektiğini anladığınızda insan hakları ihlali olabilir mi? *** İnsan olmak, kendini bilmekle başlar. Kendini bilmek, uzun bir çaba ve tefekkür düzeyi gerektirir. İnsanlar eşittir derken insan olma çabasını gösterenlerle göstermeyenleri aynı kefeye mi koyacağız? "Bilenlerle bilmeyenler hiç bir olur mu?" ilahi hükmünü nasıl yorumlayacağız? *** Hep özgürlükten bahsediliyor. Özgürlük, kulağa hoş gelen bir kelime. Sınırsızlıkları, geniş ufukları sinesinde barındıran bir kavram. Ama galiba gittikçe nostaljiye kayıyor. Güvenlik adına büyük tedirginliklerin ve gözaltıların yaşandığı, fişlemelerin normal karşılandığı bir dünyada gerçekten özgür müyüz? İstediğimiz kadar okyanuslar aşalım, dağların zirvelerine çıkalım, hayallerimizin enginlerine dalalım. Nihayetinde bir tuşun altında değil miyiz? *** Daha çok sayacağım şeyler var. Ama bakıyorum huzursuzlandınız. Ödemeniz gereken faturaların derdindesiniz. Başınız ağrıyor, ruhunuz sıkılıyor, bedeniniz yorgun... Daha çok yogaya, meditasyona ihtiyacınız var. Tabii ki bunlara kafa yoracak halde değilsiniz. Özür dilerim... özür dilerim...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.