Afyon, çoğumuzun Antalya'ya, Alanya'ya veya Bodrum'a giderken transit geçtiğimiz bir ilimiz. Ülkemizin tarih ve kültür mirasını yakından tanıma ve öğrenme merakımdan dolayı bu yıl, bir değişiklik yaptım; doğrudan doğruya Afyon'a gittim. Bu gidiş kararımda tarih, kültür ve sanat dostu vali sayın Muzaffer Dilek'in de büyük rolü oldu. Kendisini geçen yıl yaptığım Urfa'da araştırma gezimde tanımış, kültür ve sanat adamlarına, sanatkarlara gösterdiği ilgiye yakından şahit olmuştum. Afyon valiliğine tayini çıktığı sırada tebrik telefonu açtığımda onun: "Afyon'u mutlaka görmelisiniz" sözü bende bu beldeyi bir an önce tanıma isteği uyandırdı. Sadece kalesiyle, lokum ve sucuklarıyla tanıdığımız bu şehrin içinde ve çevresinde yaptığım gezilerde karşılaştığım tarih hazineleri benim için sürpriz oldu; şimdiye kadar nasıl olup da buranın turistik bir şehir olarak öne çıkmamış olduğuna şaşırdım. Kaldığım öğretmen evinde pencereden gördüğüm yüksek tepe üzerine kurulu kale manzarası sanki ulaşılmaz bir yer gibi görünüp beni çok etkiledi. İlk işim kaleye çıkmak üzere yola koyulmak oldu. Ancak, soluğum yarısına kadar dayanabildi. Bundan üçbindörtyüz yıl önce Hititler tarafından bu kalenin nasıl inşa edilebildiğine aklım ermedi doğrusu... Anlayacağınız; ülkemizin neresine gitsem tarih, sırrına erişilmez boyutlarıyla beni büyülemeye devam ediyor... Afyon tarihi çok ama çok eskilere dayanıyor. Yaklaşık 5000 yıllık geçmişi olan bu bölgede ilk insan topluluklarının ne zaman yerleştiği bilinmiyor. Bilinenler, Hititler, Frigler, Lidyalılar, Persler, Romalılar, Bizans, Selçuklular ve Osmanlılar. Bu dönemlere ait bol miktarda tarihi eserler var. İhsaniye'deki peri bacaları, kiliseler, kaya yerleşimleri ve mezarlar sanki Kapadokya'daymışsınız hissini uyandırıyor. Sizi bulunduğunuz noktadan alıp tarihin derinliklerine götürüyor. Kurtuluş Savaşı açısından büyük ve unutulmaz bir yeri olan Afyon'un bu önemini bir konuşmasında Atatürk şöyle dile getirir: "Afyonkarahisar, son büyük zaferin kilidi oldu. Esası oldu. Afyonkarahisar'ın tarihi savaşımızda unutulmaz, parlak bir sayfası vardır." Tarihi eserleri tam olarak gezmeğe zamanımın yetmediği Afyon'da en çok etkilendiğim eserlerden biri Selçuklular Devrinden kalma, ahşap sütunları ve ahşap sütun başlıklarıyla Ulu Cami oldu. Günümüzde eski biçimi korunarak yeniden onarılan cami, ahşap mimarisi ve yeşil sırlı baklava dilimi tuğla minaresi ile Selçuklu döneminin eşsiz örneklerinden biri sayılıyor. İlin tarih, kültür ve sanat dostu valisi Muzaffer Dilek, buraya gelir gelmez hemen "Restorasyon ve Proje Bürosu" açtırarak başta Şuhut'ta, Kurtuluş Savaşı sırasında Atatürk'ün karargah olarak kullandığı bir tarihi Türk evi (Yakında Atatürk Kültür ve Sanat Evi olarak açılışı yapılacak) olmak üzere daha birçok tarihi eserin restorasyonu çalışmalarını başlatmış. Sözün kısası; termal kaplıcalarıyla şifalar diyarı olarak da bilinen Afyon, içine daldıkça karşınıza yeni kapılar, yeni boyutlar açan sürprizli ve turizm açısından çok önemli gidilesi, görülesi ve sevilesi huzurlu, zengin ve bereketli bir kent... (www.afyon.gov.tr adresinden il hakkında ayrıntılı bilgi edinilebilinir.)