Gazetelerin yazdığı gibi ülkemizin güney sahillerinde bu yıl başta Alman ve Ruslar olmak üzere turistten geçilmiyor. Mayıs ayında yaptığım Manavgat ve Side gezisinde otellerin tam kapasite çalışmalarına yakından şahit oldum. Şüphesiz dünyanın en büyülü şehirlerinden biri olan İstanbul ise, turizm açısından gerileme devrini yaşıyor. En cazip turistik yerlerde bile (yurt dışında tanıtım için onca gayrete rağmen) turist sayısının azlığı dikkati çekiyor. İstanbul'un güvensiz bir şehir olduğunun adı çıktı bir kere. Yalnız turistler değil, İstanbullular bile burada kendini güven içinde hissetmiyor. Geçtiğimiz günlerde yaşanan büyük terör olayı, bir türlü kökünden kurutulamayan kapkaçcı belası İstanbul'un perestijini yurt içinde ve yurt dışında sarsmış durumda. Üstelik trafik karmaşası, hâlâ şehrin kurallarına uyum göstermemekte direnen yığınların gösterdiği direniş ve kirlilik, esnafın kazıklama tutumu, taksi düzensizliği güzelim şehri yaşanılır bir yer olmaktan çıkarıyor. Hasılı İstanbul eski medeni havasını bir türlü yakalayamıyor; mega-köy görünümünden kurtulamıyor. İstanbul'un yerlileri de selameti kaçmakta, çoğunlukla kıyı kentlere yerleşmekte buluyor. *** Gazetelerde çıkan haberlere göre; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın başkanlığında toplanan Turizm Geliştirme Platformu İstanbul'da turizmi geliştirmek için bir dizi önerileri içine alan bir rapor hazırlamış. Okuduğum kadarıyla bu önerilerin başında turistler için Hoş geldin İstanbul Ofisi kurulması, ramazan aylarında eğlencelerin Şehzadebaşı'nda yapılması, Sultanahmet ve Beyoğlu'nda içki yasağının kaldırılması, Eminönü'nde caz festivalinin düzenlenmesi, Beyazıt'da Yeniçeri müzesinin kurulması, turistik mekanlarda plastik masa ve sandalyelerin yasaklanması, Boğaziçi Köprüsüne yaya tüp geçit yapılması geliyor. Gönlüm, seçimden önce İstanbul'u bir numaralı dünya şehri yapacağını vaat eden sayın Kadir Topbaş'ın bir basın toplantısı düzenleyerek bu raporu ayrıntılı bir biçimde açıklamasını isterdi ama İstanbul üzerinde ciddi olarak düşünüldüğünü, ıslah için gayret sarfedildiğini duymak da sevindirici bir gelişme. *** İstanbul'la ilgili yazılarımda sık sık belirttiğim gibi bu şehrin öncelikli sorunları sevgisizlik, güvensizlik, kirlilik. Ama ille de sevgisizlik. Bu sevgisizliği sokaktaki insanın asık yüzünden, taşıtlardaki yolcuların tahammülsüz hallerinden, pazar yerlerinde esnafın müşterilere kaba muamelesinden, kuyruğa girenlerin itiş kakışından, zenginlerin yaşadıkları sitelere kalın kalın duvarlar, dikenli teller çekmesinden; birileri yoksulluk ve çaresizlik içinde kıvranırken birilerinin lüks eğlence yerlerinde vur patlasın çal oynasın havası içinde günlerini gün etmesinden anlayabilirsiniz. Sevgisizliklerin ve saygısızlıkların kol gezdiği, birilerinin ıstırabının diğerlerinin umurunda olmadığı bir ortamda bir şehir halkı mutlu olabilir mi? Tabii ki olamaz.. Sayın Topbaş, tanıdığım kadarıyla sevecen bir insan. İstanbul'un sorunlarıyla boğuşurken bu "sevgisizlik" konusunu ele alırsa esas yaraya parmak basmış olacak diye düşünüyorum...