Amerikalı ünlü tarihçi ve siyaset teorisyeni Samuel P. Huntington ne demişti, hatırlayalım: "Dünya siyaseti yeni bir safhaya giriyor. Bu yeni dünyada mücadelelerin esas kaynağı ideolojik ve ekonomik değil, kültürler temelinde olacaktır. Medeniyetlerin çatışması kaçınılmazdır. Geleceğin en önemli kanlı mücadeleleri bu medeniyetlerin birini diğerinden ayıran kültür fay hatları boyunca meydana gelecektir." Medeniyetlerin karşılıklı anlayış, uzlaşma ve iş birliği içinde olmalarını temenni edip insanlığın bütüncül ve barışçı; birbirlerine saygılı bir ortak medeniyete sahip çıkması gerektiğine inananlar, Huntington'un bu "kehaneti" üzerinde ciddi bir şekilde durmadılar; üzerinde tartışmadılar. Bazıları saçma deyip geçiştirdiler. Ama yeni dünya düzeninde vuku bulacak muhtemel olumsuzlukları ve sinsi oyunları önleme adına bu kehanetin üzerinde durup enine boyuna tartışılması gerekiyordu. Çünkü; Huntington'un ileri sürdüğü tezi, medeniyetleri birbirine hasımmış gibi karşı saflarda gören ve gösteren sağlıksız değerlendirmeydi. Gizliden gizliye hakim kültürü, ezilen ve yeryüzündeki bunalımın sebebi olarak görülen ötekine zorla dayatarak siyasi egemenliğin sağlanabileceği mesajını içeriyordu. *** Yüce peygamberimiz Hz. Muhammed'i terörist kılığında gösteren karikatürlerin önce Danimarka, sonra fikir ve basın özgürlüğünü desteklemek (!) amacıyla diğer bazı Avrupa ülkelerinin gazetelerinde de yayınlanması, din ve vicdan özgürlüğüne büyük saygısızlıktı. Haklı olarak dünya Müslümanlarının tepkisini çekti. Ancak, tepkinin; kontroldan çıkmış öfkenin giderek şiddette dönüşmesi, bu bağlamda yapılan yakıp yıkma eylemleri, son derece büyük bir tehlike arzediyor. Bu, barış ve itidal dini olan İslam'ın aleyhinde olacağı, Müslümanları dünya kamuoyunun nezdinde haklıyken haksız durumuna düşüreceği gibi batılı fanatiklerin karşıt tepkisini körükler. Giderek tehlikeli boyutlara ulaşma sinyalleri veren bu durum, provokatörlerin arzuladığı şekilde medeniyetler çatışması altında dünyayı bir kaosa sürükleyebilir. Tarih boyunca büyük acılar çeken insanlığın artık huzura, gerçek adalete, vicdani sorumluluklar temelinde kurulmuş barışa; azgın çıkar çatışmaları yerine sevgi, şefkat ve merhametin yükselen değerler olarak esas alındığı dayanışmaya, uzlaşmaya ihtiyacı vardır. Bu da ancak medeniyetler ittifakı ile gerçekleşebilir. Üstünlük paranoyası içinde olan batının bu gerçeği görmesi gerekiyor. Müslümana düşen görev, zamanında müşriklerin alay ve hakaretleri karşısında sabır gösterip vakar ve itidalini koruyan rahmet peygamberini örnek alarak, yüreğini yaralayan karikatürlere tepkisini itidalle, akılcı ve hukuki yollarla göstermesi; barış dininin mensubu olarak hak arama, saygısızlara insanlık dersi verme yolunda dünyaya örnek teşkil edecek olgun bir tavır sergilemesidir. Yoksa şiddete yönelik aksi tavır, İslamla bağdaşmadığı gibi ölçüsüz bir hegomanya hırsıyla toplumları birbirine düşürerek bundan çıkar sağlamayı amaç edinenlerin ekmeğine yağ sürmek; önceden planlanmış, programlanmış bir şekilde hazırlanan tuzaklara düşmek anlamına gelir.