ABD ve İngiliz askerlerinin Irak'da, Ebu Gıreyb cezaevinde esirlere yaptıkları işkence, cinsel istismar ve tecavüzleri gösteren fotoğraflar, aslında onca teknolojik ve bilimsel gelişmeye rağmen insanlığın tükenişini sergileyen utanç belgeleri... Çıplak insan yığını... boynuna tasma geçirilen esirin yerde sürüklenişi... hayır, birbirinden dehşet verici kareleri saymaya dilim varmıyor... Bunlar somut belgeler olarak ortaya döküldükten sonra maddeye, kaba güce ve şiddete tapanların; dünyaya hakim olduklarını iddia edenlerin insani değerler, özgürlük, demokrasi, barış ve insan hakları diye öne çıkanların artık söyleyebilecekleri hiçbir şey yoktur! Sırları dökülen bütün cilalı sözler, sapkınların kaynattıkları cadı kazanının buharında, şeytani kahkahalar arasında yok olup gitmiştir. Doymaz bir hırsla hâlâ en büyük kazancın silah ve insanların başına geçirilecek çuval üretimlerinden sağlandığı sanayinin hakim olduğu; teknoloji ve bilimin kötüye kullanılma tehlikesinin bulunduğu 21. Yüzyıl, karanlık çağların eşiği olma gibi bir tehdit altındadır. İşkenceye maruz kalan bir Iraklı esir, günlerdir televizyon ekranlarında yitirdiği insanlık onurunun hiçbir özürle yerine getirilemeyeceğini tekrar ediyor. O konuştukça yürekler en ince yerinden kanayıp sızlıyor. Çünkü kırılan onur, aslında hepimizin, aslında insanım diyen herkesin, bütün insanlığın onuru... İçimizde kopan vaveyla, karartılan gelecek umutlarımızın ardından attığımız çığlıkların ruhumuzda yankıları... Yerlerde sürüklenen insan boynuna geçirilen tasma; cinsel istismardan alınan bu vahşi zevk... ağız kenarından sarkan bir sigara, alçakca bir sırıtışla bu seyir... Yüzyılın yüz karası tavrı. Iraklı esirin ima ettiği gibi Bush veya Blair özür dilese ne olacak, dilemese ne olacak! Artık özrün hükmü var mıdır? Bu utanç fotoğrafları algıladığımız, algılayamadığımız; gördüğümüz, göremediğimiz; anladığımız, anlayamadığımız; duyduğumuz, duyamadığımız o kadar çok şeyi anlatıyor ki... Neticede bize (aslında biz derken ırk, din, mezhep, cins farkı gözetmeksizin bütün dünya insanlarını kastediyorum) verdiği mesaj şu: Ey insanlık, ya bu aşağılanmayı ve tükenişi kabulleneceksiniz; ya da mananızı kavrayışın size verdiği bir güçle doğrulup birlik ve dayanışma içinde zulme başkaldırarak gerçek barışı, adaleti, saygıyı, şefkat ve merhameti; hasılı insani değerlerin ne demek olduğunu sizi aşağı çekmek isteyenlere öğreteceksiniz... Küreselleşmenin esas işlevi budur. İnsan olmada el ele vermek...