Cahit Bey saatine baktı. Gece yarısına yaklaşmıştı. Yaşlı adam bu saatlere kadar pek oturmazdı ama şimdi oğlunu bekliyordu. Adile Hanım ve Serpil yatmışlardı. İçini çekerek televizyonun kanalları arasında dolaştı. İzlenecek bir şey yoktu. Filmlerin çoğu önceden başlamıştı. Sıkılarak kapattı televizyonu. Düşünmeye başladı... Bir sonraki ayda maddi bakımdan biraz ferahlayacaklarını umuyordu. Geçen ay hiç yoktan çamaşır makinesinin tamiri çıkmıştı. Bir de Selim harç parası istemişti. Bunları denk-leştirebilmek için bir maaş kadar avans almıştı Cahit Bey. Başka türlü mümkün değildi. Şimdi de elektrik, su parası gelmişti. Emekli maaşından yatıracaktı o borçları da... Bu düşünceler içindeyken kapının tıkırdadığını duydu. Selim gelmişti. Biraz sonra genç adamın ince uzun silüeti belirdi oturma odasının kapısının önünde. Cahit Bey karanlıkta oturduğu için onu fark etmemişti. Seslendi yaşlı adam: - Selim! Işığı yak oğlum, içerideyim. Birden odanın içi aydınlığa büründü. Selim hayretle baktı babasına: - Sen neden yatmadın? Niye karanlıkta oturuyorsun baba? - Uykum yoktu yavrum. Böyle daha iyi oluyor. Gözlerim dinleniyor. Neredeydin be oğlum bu saate kadar? Selim yutkundu: - Arkadaşlarla birlikteydik baba. Biraz lafladık işte... Cahit Bey yanını işaret etti: - Gel otur şöyle de konuşalım biraz. Delikanlı isteksizce oturdu babasının yanına. - Konuştun mu Özlem kızımla? Başını salladı genç adam: - Konuştum baba, bitti o iş... Boynunu büktü yaşlı adam: - Hayırlısı olsun oğlum, ne diyeyim, karar senin kararın. Bana sorarsan tasvip ettiğimi söyleyemem... Emekli maaşımı çektin mi? Elektrik ve su faturası gelmiş, onları yatıracağım. Selim irkildi. Telaşla fırladı ayağa: - Şey... Çektim, çekmedim. Şey baba... Cahit Bey şaşkın bir şekilde baktı oğluna: - Ne oldu oğlum? Selim yutkundu. Söylemek zorundaydı. Hiçbir şekilde öteleyemezdi: - Çektim ama harcadım hepsini baba!.. DEVAMI YARIN