Murat yol boyunca hiç konuşmadı. Sabah erken saatte devriyeye çıkmışlar, soğuk havada okula gitmek için cılız bedenleriyle koşmaya çalışan çocukları toplayıp kamyonete doldurmuşlar ve okula götürmüşlerdi. Genç asteğmen ilk defa görüyordu köy öğretmenini. Etkilenmişti Pelin'den. Onun zarif, naif yapısından, gülümseyen gözlerinden, kendisine yakışan tavırlarından ve en önemlisi insana huzur veren ses tonundan. Dudaklarını ısırdı. Tahsil hayatı boyunca hiç böylesi olmamıştı. İlk defa yüreğinin içinden yükselen bir sıcaklık kaplıyordu benliğini. Karakola dönüp odasına girdi. Acemiliği bittikten sonra buraya hem karakol komutanı hem de hekim olarak atanmıştı. Çevredeki yaklaşık yüz kilometrekare içindeki bir alandan sorumluydu. Karakol binası Arapdere'deydi. Diğer köyleri buradan koordine ediyordu. Ülkenin terör belasıyla inlediği şu dönemde sakin bir bölge sayılabilirdi. Kapının vurulmasıyla irkildi: - Gel! İçeri giren onbaşı çakı gibi bir selam vererek birkaç kâğıt uzattı: - Okullarda aşı kampanyası için emir geldi efendim. Yarın itibariyle köylerdeki okullardaki çocuklara aşılama yapılacak. Yeteri kadar stok yola çıkartılmış. Öğleden sonra elimizde olur. Murat başını salladı: - Tamam, Hasan Çavuşa söyle bir plan yapsın. Nereden başlayacağız, nereye gideceğiz... Selam verip çıktı asker. Arkasına yaslandı Murat. Sevinmişti bu emire. Bir kez daha Pelin öğretmeni görecekti böylece. Burada rahattı. Köylülerle arası iyiydi. Geleli henüz iki hafta olmuştu ama çabuk kaynaşmıştı. Daha gitmediği köyler vardı. Kurudere'ye de gitmemişti aslında. Bir kere köyün muhtarıyla karşılaşmıştı dışarıda. Bir süre muhabbet etmişlerdi. Gülümsedi, kendi kendine mırıldandı: "Bundan sonra giderim..." Ne yaparsa yapsın Pelin'i aklından çıkartamıyordu. O gün karakoldan ayrılmadı. Akşam lojman olarak kullandığı tek odalı kulübeye girdiği zaman yatağına uzandı, ellerini ensesinde destek yaptı ve uzun süre tavana baktı. Hayatı hakkında planlar yapıyordu o güne kadar. Bu gece ise farklı düşünceler içindeydi. Mutlaka düşüncelerinin bir bölümünde Pelin öğretmen yer buluyordu. Kendisine hayret ediyordu: "Ne oluyor bana böyle? Yoksa ilk görüşte âşık mı oldum?!." Gece uzun zaman uyuyamadı. Neden sonra günün yorgunluğuna dayanamayan bedeni göz kapaklarının kendiliğinden kapanmasıyla kendisini uykunun rahatlatan kucağına bırakıverdi. Hava iyice soğumuş, hatta gece yarısından sonra hafif kar serpiştirmeye başlamıştı... > DEVAMI YARIN