‘Kızınız bu genci severek evlenmiş' -58-

A -
A +

Orhan ayağa kalktı. Bitkin bir sesle: - Avukat beyin hakkımda söyledikleri doğrudur efendim. Çalışmak zorundayım, oğlumu büyütebilmek için hayatımı sürdürebilmek için çalışıyorum. Bu zaman zarfında da oğlumu çok güvendiğim, beni büyüten bir insana emanet ediyorum. Hiçbir baba oğlunun kötü şartlarda yaşamasını istemez takdir edersiniz. Hakim elini kaldırdı: - Yetimhanede hademeye değil mi? Fısıldadı Orhan: - Evet efendim. - Anlaşıldı. Peki aylık gelirin ne kadar? - Çok fazla değil efendim, ama hayatımı idame ettirecek kadar kazanıyorum. - Peki sen bu şartlarda oğlunun sağlıklı bir birey olarak yetişebileceğine inanıyor musun? Orhan başını kaldırdı, kendinden emin bir şekilde: - Hiçbir kimse fakir olduğu için sağlıksız bir birey olmaz efendim. Nice fakir insanlar var. Önemli olan anlayış, yetiştirme, eğitimdir sanırım. Ben çok zengin olmadığım için oğlum serseri olacak diye bir kaide yok. Nice zengin çocukları var, bir işe yaramayan, sadece problem olan. Hakim gülümsedi: - Bak işte bunda haklısın. Ama bu çocuk bakıma muhtaç, daha bir buçuk aylık bir bebek. Bir anneye ihtiyacı var. Bakıma ihtiyacı var. Sen ise çalışmak zorundasın. Çocuğunu ele emanet ediyorsun. O çocuk yetimhanede büyüyor. Orhan hakimin bu sözlerine itiraz etti: - Ben de yetimhanede büyüdüm efendim. İnsanların kaderi böyle diye bu şekilde cezalandırılamaz. Bu, dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir. Avukat Tahsin bey "Bu bebeğin olumlu şartlarda yetişmesi mümkünken böyle direnmek de dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir ama! Emre Can bebeğin ona kucak açan bir dedesi var" diye atıldı. Hakim elini kaldırdı tekrar avukatın susması için. - Tamam. Mesele anlaşıldı. Uzatmaya gerek yok. Bu bebeğin öz babası var. Baba ile oğulu ayıramazsınız. Ama diğer şartları da göz önüne alacak olursak mantıklı bir karar vermek lazım. Hakim derin bir nefes alarak devam etti: - Velayeti vermeyeceğim dedeye. Ama baba şartlarını düzeltene kadar bakımını vereceğim. Bebeğin babası olan davalı istediği zaman gidip oğlunu görebilecek. Bu en iyi karar. Hem bu öfke de artık ortadan kalkmalı. Enver beye döndü: - Siz aklı başında, görmüş geçirmiş bir adamsınız. Kimseyi verdiği kararlar için cezalandıramazsınız. Kızınız bu gençle evlenmiş. Anladığım kadarıyla mutlu da olmuş. Ama kader onu bu sona getirmiş. Buna yapacak bir şey yok. Allah'ın takdiri. Şimdi geride kalanlara anlayış ve bağışlamak düşüyor... Karar verilmiştir. Bebeğin bakımını Orhan Aktuna durumunu düzeltene kadar dedesi Enver Demir'e veriyorum. Orhan Aktuna istediği zaman oğlunu görebilecek. Dava bitmiştir... Bir uğultu oldu. Enver bey hayatından memnun değildi. Avukatına eğildi: - Bu olmadı Tahsin... Bunu beğenmedim. Benim torunumu göremez bu adam. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.