‘Mahvolduk batıyoruz!..'

A -
A +

Seyfi bey öfke ile telefonu kapatıp, endişeli gözlerle kendisini izleyen Tamer'e döndü: - Mahvolduk!.. Bu anlaşmasını iptal eden dördüncü şirket. Önümüzdeki hafta ödenmesi gereken çekler ve kredi borcumuz var. Kasada bir kuruş para yok. Bir şeyler yapmak zorundayız. Tamer şaşkındı. Ağzında anlaşılmaz bir şeyler geveledi. Seyfi bey yüzünü buruşturarak baktı ona: - Mıy mıy edip durma. Bir şeyler söyle. Batıyoruz!.. Genç adam omuzlarını kaldırdı. - Yapacak bir şey yok baba. Bu kredi borcunu ödeyemezsek iflasa gideriz. Biliyorsun bu üçüncü gecikmemiz olacak. Köşkü satıp günü kurtarabiliriz tek çare olarak. Seyfi beyin rengi bembeyaz olmuştu. Sıkıntıyla soludu: - Neyi halledecek ki? Bu ayın kredisini ödeyebileceğiz, bir ay sonra? Bir ay sonra ne olacak? Tamer dudak büktü: - Hiç olmazsa zaman olacak elimizde. Bir şeyler yapabilmek için vakit kazanmış olacağız. Seyfi Coşkun yan gözle oğluna baktı, düşünceliydi. Sonunda çaresizce mırıldandı: - Haber ver o zaman, çıkar köşkü satılığa. Hızla odadan çıktı. Tamer babasının masasına geçip telefon etti. Acil satılık emrini verdi köşk için. Yavaş yavaş çöküşün içine girmişlerdi. Son birkaç aydır işleri hiç yolunda gitmemeye başlamıştı. Sanki sihirli bir el dokunmuş, her şey tepe taklak olmuştu. Berker evi terk etmişti ve gittiği günden beri kendisinden iki telefondan başka hiçbir haber alamamışlardı. Genç adam Anadolu'yu geziyor, fotoğraf çekiyordu. Son telefonunda da birkaç ay içinde Amerikalı kız arkadaşıyla evleneceğini söylemişti Tamer'e. Seyfi bey ve Fidase hanım bunu duyunca büyük bir tepki göstermişler, asla bu törene gitmeyeceklerini sert bir dille ifade etmişlerdi. Tamer ise mutsuz, amaçsız bir şekilde hayatına devam ediyordu. Anne ve babasının bir adım gerisinde yer alıyor, eve gittiği zaman erkenden odasına çekiliyor, sosyal hayattan uzak, inzivaya çekilmiş bir manzara sergiliyordu. Birkaç kere çocuklarını ve Feryal'i görmek istemiş ama son anda bu kararından vazgeçmişti.Berker'in söylediği gibi cesareti yoktu böyle bir karşılaşmaya. Boşanmasının üzerinden sekiz ay geçmişti ve sekiz aydır bir kere bile karşılaşmamışlardı. Eski eşi hakkında sadece Berker'in verdiği bilgilerden başka bir haberi yoktu. Arkasına yaslandı. Gözlerini kapattı. Hiçbir şeyi umursamıyordu. Şirket batıyormuş, beş kuruş para kalmamış, umurunda değildi. "Ot gibi bir insanım ben..." diye geçirdi içinden. Tam bu sırada kapı açıldı ve babasının sekreteri hızla daldı içeriye. Dudakları titriyordu. Rengi bembeyaz olmuştu. Adeta haykırdı: - Tamer bey... Babanız... Seyfi bey fenalaştı. Koşun. Bir ok gibi fırladı yerinden. Seyfi bey koridorda upuzun yatıyordu. Başında kalabalık toplanmıştı... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.