Yalçın ve Yavuz doktorun anlattıklarını dikkatle dinlediler. Hastanenin bahçesi görünüyordu doktorun odasından. Dışarıda gözetim altında havalanan hastalar dolaşıyordu. Yalçın üzgün bir şekilde sordu: - Yani sizin söylediğiniz ablam burada uzun bir süre kalacak, öyle mi? Doktor arkasına yaslandı: - Ablanız bizim majör depresyon dediğimiz rahatsızlığı yaşıyor. Bu hastanın iyileşme arzusuna göre tedavi süresi uzayıp kısalabilen bir rahatsızlıktır. Bu hastaların genellikle intihar eğilimleri vardır. Bu yüzden kontrol altında tutulması gerekir. Ablanız oldukça şiddetli bir şekilde yaşıyor bu rahatsızlığı. Ben size bu nedenle bir süre veremem. Burada tedavisi sürecek. Bir süre ziyaretçi almayacağız. Yavuz ayağa kalkmıştı. Yan gözle kardeşine baktı. İkisinin de sıkıldıkları, bir an önce buradan gitmek istedikleri tedirgin davranışlarından belliydi. - O zaman bizim yapabilecek bir şeyimiz yok... - Ablanızın evliliğinde problemler var sanıyorum... Yoğun bir kişilik ezilmesiyle karşı karşıyayız. Son derece zayıf bir karakter. Ben de dün eşini gördüm. Oldukça ilgisiz buldum doğrusunu söylemek gerekirse... Kendisinden adres ve telefon bırakmasını istemiştik ama verdiği numara sanıyorum sizin numaranız. Bu arada herhangi bir sosyal kurum üyesi değil ablanız. Masrafları ücretli olarak ödeyeceksiniz anlaşılan... Yavuz ve Yalçın birbirlerine baktılar... Yalçın da kalkmıştı ayağa: - Siz gereken tedaviyi yapın, onlar ödenir... Teşekkür ederiz alakanız için doktor Bey... İki kardeş dışarı çıktılar. Yavuz Yalçın'a döndü: - Kim ödeyecek yahu? Kocası ne gerekiyorsa yapsın... Ben Tülay'ın diline düşemem... O adamın yüzünden böyle olmuş, ben mi dedim ona evlen diye... Yalçın başını salladı: - Derdi bitmedi bu ailenin yahu... Şurada tam rahata kavuştuk derken... Saffet'i bulalım ağabey, ne gerekiyorsa yapsın, ben de yardımcı olamam. Kendimi zor topladım... - Ben de kalkıp Tülay'a ablam delirmiş, ona bakacağım diyemem. Tefe koyar beni yahu... Haklısın Saffet'e gidelim, olmazsa babamlara haber veririz... Sahi onlar nerede? Yalçın omuzlarını kaldırdı: - İşlerine akıl ermiyor ki, kim bilir neredeler! Yavuz'un lüks arabasına bindi iki kardeş. Saffet'in dükkanına gittikleri zaman umduklarını bulamadılar. Saffet pişkin bir tavırla azarladı her ikisini de: - Ablanız deliyse beni ilgilendirmez. Koskoca evin parasının üzerine kondun Yalçın Bey, öde oradan baktır kardeşine. Ben uğraşamam!.. Yavuz sinirlenip eniştesinin üzerine yürümeye kalkmıştı. Güçlükle durdurdu onu Yalçın. - Bırak ağabey, kendisi sorumlu, karısı olduğu sürece bakmaya mecbur. Gidelim, bizim yapabileceğimiz bu kadar... Yürü ağabey, bizim de işimiz gücümüz var... İki kardeş sinirli bir şekilde ayrıldılar Saffet'in yanından. Hiç kimse Yadigar'ın bundan sonra ne olacağını düşünmüyordu. Zavallı genç kadın tıpkı anne ve babası gibi kendi haline terk edilmişti artık... > DEVAMI YARIN