Kahvaltıdan sonra Şerife sofrayı toparlamak için hareketlendiğinde yüzü kasıldı. Olduğu yerde iki büklüm kalıverdi. Turgay onun halini herkesten önce fark etmiş olacak ki elindeki tepsiyi fırlattığı gibi koştu yanına. Bir yandan da bağırıyordu: - Hidayet, Hidayet, çabuk kamyoneti getir, Şerife bacıyı hemen hastaneye götürelim... Hidayet telaş içinde hâlâ değiştiremedikleri eski kamyoneti bahçenin önüne çekti. Kucaklayarak bindirdiler genç kadını. - Turgay kardeş, sen kal, ben götüreyim. Datça'ya, hastaneye yetiştiririm. Sen burayla ilgilen. Turgay başını salladı: - Tamam aslanım, haydi, dikkatli git. Kamyonet homurdanarak ve sarsılarak yola koyuldu. Turgay dudaklarını ısırarak baktı arkalarından. En kısa zamanda bu kamyoneti de değiştirebilirlerse bir eksik kalmayacaktı... *** Acı haber iki saat sonra geldi. Rampa inerken lastiği patlayan kamyonet takla atarak yoldan çıkmıştı. Hidayet ve Şerife hemen hastaneye kaldırılmışlar, Şerife hemen ameliyata alınmış ama kutulamamıştı. Hidayet ise ağır yaralıydı. Turgay çıldırmış bir vaziyette gitmişti hastaneye. Oradan oraya koşuyor, ne yapacağını bilemiyordu. Hayatında güvendiği tek insan, can arkadaşı Hidayet ölümle pençeleşiyordu. Hastane koridorunda hemşireyi yakaladı: - Neredeler? Hidayet nerede? Biraz sonra ağır yaralı arkadaşının yanındaydı. Dehşetle bakıyordu onun tanınmayacak hale gelmiş yüzüne. Hidayet güçlükle nefes alıyordu. Turgay'ı görünce dudakları kıpırdadı: - Turgay kardeş... Buraya kadarmış... - Söyleme öyle, konuşma, iyileşeceksin, baştan başlayacağız... Yutkundu Hidayet, gözleri kayıyordu. Son bir güçle fısıldadı: - Kızım sana emanet... Ona baba gibi bak... Gözüm arkada kalmasın... Bu son sözleri oldu Hidayet'in. Bir hırıltı duyuldu ve başı düştü. Turgay şaşkın bir şekilde yanındaki hemşireye döndü: - Ne dedi anlamadım. Öldü mü yoksa? Hemşire omzundan tuttu Turgay'ı, doğrulmasına yardım etti: - Çıkalım beyefendi. Arkadaşınızın kaza sırasında bir kızı oldu. Bebek sağlıklı. Bir tek yaşayan o şu anda. Onu buraya geldiği zaman ihtiyaten oksijen çadırına aldık. Şimdi iyi, sağlığı yerinde. Götürebilirsiniz. Turgay çakılıp kalmıştı sanki. Biraz sonra kucağına verdikleri bebeğe boş gözlerle bakarken buldu kendisini. Uzun uzun inceledi onun yüzünü. Hayatında ona elini uzatıp şefkatle, sevgiyle yaklaşan tek insanın, Hidayet'in emanetiydi bu küçük bebek. Mırıldandı: - Gel bakalım küçük kız, artık senin baban benim... DEVAMI YARIN