Avukatın yaptığı inceleme sonunda her şey anlaşılmıştı. Arif Bey büyük bir hayal kırıklığı içinde gözlerini kısmış, salonun ortasında bir ileri bir geri yürüyor bir açıklık getirmeye çalışıyordu. Avukatı bir telefon görüşmesi yapıyordu bankayla. Ahizeyi yerine koyup yaşlı adama döndü. Sesi titriyordu: - Bankadaki bütün nakit varlığınız çekilmiş efendim. Hepsi yurt dışına transfer edilmiş. Arsalar ve Kumburgaz'daki yazlık satılmış. Şirketin satışından elde edilen para da transfer edilmiş. Şu anda elinizde sadece arabanız var. Başka hiçbir şeyiniz yok. Arif Sıtkı Bey göz ucuyla karısına baktı. Müberra Hanım gözlerini donuk bir şekilde tek bir noktaya dikmişti. Yaşlı adam beynindeki müthiş zonklamanın etkisiyle inledi: - Ne yapacağız biz? Bulamaz mıyız bu kızı? Avukat ellerini iki yana açtı: - Bulsanız da bir şey iddia edemezsiniz efendim. Çünkü her şey Nermin Hanımın üzerinde olduğu için ve itiraz süresi de kalmadığı için yaptığı bütün transferler ve satışlar yasal. Arif Bey şaşkın gülümsedi: - İyi de biz ne olacağız? Benim bir güvencem yok ki... Avukat ellerini iki yana açtı ve dudak büktü: - Bilemem efendim. Benim yapabileceğim hiçbir şey yok... Gözleri kısıldı yaşlı adamın. Avukatına döndü: - Arabayı satışa çıkartın lütfen... Avukat gülümsedi: - Arif Bey, eski dostluğumuz baki ama inanın bunlarla uğraşacak hiç vaktim yok benim. Kusura bakmayın. İnanın o kadar işim var ki... Arif Sıtkı Bey neler olduğunu anlayacak kadar tecrübeli ve zeki bir adamdı. Acı bir tebessüm belirdi dudaklarında: - Anladım beyefendi, zahmet oldu buraya kadar, güle güle size... Parasızlık hemen etkisini göstermiş, batan gemiden fareler hızla kaçmaya başlamıştı. Arif Sıtkı Bey avukatın gidişinin ardından şoförünü çağırdı: - Hemen bir eskici bulun. Konağın bütün eşyaları satışa çıkıyor. Yardımcı kıza söyle, bizim giysilerimizi, lazım olan şeyleri ayırsın. Kalan her şey satılsın. Sen de hemen arabayı satışa çıkar. Bilirsin bu piyasayı. Kaç para verirlerse ver hemen. Hepiniz paranızı alacaksınız. Müberra Hanım acıyla baktı kocasının yüzüne: - Nereye gideceğiz Arif Bey? Yaşlı adam sanki on yaş birden çökmüştü. Fısıldadı: - Hatice'nin yanına gideceğiz hanım. Bizi bağrına bir tek Hatice basar... DEVAMI YARIN