Özlem saat altıya doğru son rötuşları da yapıp odanın kapısını kapattı. Mis gibi olmuştu Adile Hanımın odası. Eşyalar yerleştirilmiş, her taraf silinip süpürülmüştü. Cahit Bey de Adile Hanım da Özlem de çok yorulmuşlardı. Yaşlı kadın atıldı: - Haydi kızım, çay koydum. Bir de börek yaptım. Karnımızı doyuralım güzelce... Özlem saatine baktı. Altı olmuştu. Ne Selim vardı görünürde, ne de Serpil... Genç kız yutkundu. Sesi titriyordu hafiften: - Ben gideyim Adile Anne! Ancak giderim eve... - Dünyada olmaz yavrum. Bir lokma börek yedirmeden yollamam seni. Annen baban bilmiyor mu burada olduğunu? Özlem gülümsedi: - Biliyorlar, bilmez olurlar mı hiç? - Eh o zaman tamam. Merak etmezler. Selim de gelir birazdan. Özlem kaşlarını çattı. Dudaklarını ısırıp bakışlarını boşluğa çevirdi, usulca mırıldandı: - Artık bir önemi yok. Selim diye birisi yok artık! Cahit Bey genç kızın sıkıntısını fark etmişti. Söyleyecek tek bir söz bile bulamadığı için bunalıyordu. Mahcup olmuştu. Yüzüne bakamıyordu müstakbel gelininin. Adile Hanımın getirdiği börekten bir dilim yedi Özlem. Bir bardak da çay içti. Sonra hareketlendi: - Tamam Adile Anne, bu kadar yeter. Şimdi eve gideyim. Bu hafta imtihanlarım var. Biraz ders çalışayım bu gece. Bir tek yarınım var çünkü. Hafta içinde çalışmak mümkün olmuyor. - Ah güzel kızım, bugünü de bana hasrettin. Gülümsedi Özlem: - Olur mu anneciğim, seve seve geldim ben. Sizi memnun etmekten ben de memnun oluyorum. Güle güle oturun, mis gibi tertemiz oldu odanız. Ayakkabılarını giymişti bile. Cahit Beyin elini öptü, sonra Adile Hanıma sarıldı: - Başka bir şey için bana gerek duyarsanız koşa koşa gelirim... Sarılıp yaşlı kadını öptü. Birbirlerine sarılmış olarak birkaç saniye durdular. Adile Hanım genç kızın yüzünü ellerinin arasına aldı: - Canım evladım benim. Vefalı kızım. Çok teşekkür ederim. Allah senden razı olsun. Özlem gittikten sonra kapıyı usulca kapattı Adile Hanım. Cahit Bey ayağa fırladı: - Selim'le konuşmam lazım Adile! Böyle bir şey benim kitabımda yazmaz. Cahit Ağan'ın oğlu bunu yapamaz. Ayıptır, terbiyesizliktir, kabalıktır, saygısızlıktır. Adam burnundan soluyordu. Adile Hanım ise "ben demiştim" der gibi bakıyordu yüzüne... > DEVAMI YARIN