Ağır adımlarla yürümeye başladı

A -
A +

Personel müdürü genç kadının yüzüne dikkatle baktı. Gözlerini kısarak masasında öne doğru eğildi. Sanki bir sır veriyormuş gibi fısıltıyla konuşuyordu: - Bakın, burada çalışmak çok özveri ister, bende itimat uyandırdınız. İngilizce bildiğinizi söylüyorsunuz ki bu bizim için artı bir puan. Bir deneme süresi geçirmek isterim sizinle. Halkla ilişkiler bölümünde on beş gün çalışın. Sonra değerlendirelim durumu. Kabul eder misiniz? Size ancak bu teklifi yapabilirim. Hiç olmazsa performansınıza göre benim de patronlara karşı elimde bir kozum olur. Bunu hiçbir elemana yapmayız. Ama gerçekten bende uyandırmış olduğunuz itimat bunu yapmamı söylüyor. Fakat kimse bilmesin. Arzu yutkundu: - Buna sevinirim efendim, ama durumumu anlattım size. Açık konuşacağım, ben bir on beş gün daha karşılıksız çalışabilecek durumda değilim. Ancak bir ay idare edebileceğim kadar birikimim var elimde. Değil on beş, bir hafta fazladan idare edecek durumda değilim. Personel müdürü dudaklarını ısırdı: - O konuda size yardımcı olacağım, söz veriyorum. Eğer performansınız yüksek olursa sözleşmenizi imzaladığımız zaman geçmişe dönük on beş günlük ücretinizi ödeyeceğim. Ama eğer kabul edilmezseniz yapacak bir şeyim olmaz Arzu Hanım. Arzu derin bir soluk aldı. Bu denemeye değecek bir teklifti. Kendine güveniyordu. Gülümsedi adama: - Tamam Bekir Bey, anlaştık. Uzun boylu, elli yaşlarındaki adam derin bir nefes aldı ve o da gülümsedi. İkisi de memnun görünüyordu: - Buna sevindim Arzu Hanım, bir sıkıntınız olursa mutlaka beni bulun. Yarın sabah işbaşı yapın. Ben sabah departmana gelip yardımcı olurum. Arzu memnun ayrılıyordu şirketten. Gazetede görmüştü ilanı. Oldukça büyük bir turizm şirketiydi. Halkla ilişkiler bölümüne eleman aranıyordu. Umutsuzca başvurmuştu. Ama hikâyesini dinleyen Personel Müdürü Bekir Bey ilgilenmişti hemen. Arzu'nun yüzündeki güvenilir ifade, doğru duruşu, dürüst bakışlarından etkilenmişti adam. Arzu şirketten dışarı çıkınca dönüp binaya baktı. Çok modern ve güzel bir binaydı. Üç katlı geniş yapının terasında büyük neonlarla şirketin ismi yazılıydı. Cebindeki birkaç kuruş parayı saydı. Ekmek ve süt almak zorundaydı. Ağır adımlarla yürümeye başladı. Otobüs durağına geldiği zaman öğle sıcağı insanı bunaltmaya başlamıştı bile. Babasıyla konuştuğundan beri neredeyse hiç aralıksız on gün boyunca sokaklarda dolaşmış ve iş aramıştı. Başvurmadığı yer kalmamıştı. Sonunda eline geçen bu büyük fırsatı değerlendirmesinin doğru olacağını düşünüyor, performansı bakımından kendisine güveniyordu. Kendisi ve oğlu için başarmak zorundaydı... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.