"Ahmet'ten daha iyi damat mı bulacağız"

A -
A +

Hayrettin ellerini masasına koyarak kalktı: - Haydar da yok ortalarda... Nereye gitti ne oldu bilmiyorum... Tevfik lakayt bir şekilde güldü: - Çıkar meydana merak etme. Mücevherlerin parasını da yiyip bitirir, sonra çıkar. Ayağa kalkmıştı. - Bana müsaade... Bu meseleyi hallettik sanma...Yine konuşuruz... Dışarı çıkar çıkmaz yüzü gerildi yeniden. Odasına gidecek yerde hızla muhasebeye yürüdü Tevfik. - Bana şirketin tüm alacaklarını ve borçlarını çıkartıp getirin. Muhasebede görevli adam fırlamıştı ayağa. Korkak, kendine güveni olmayan bir adamdı. Hemen raflardaki dosyalardan birkaç tanesini alıp patronunun arkasından yürüdü. Birlikte odaya girdiler. - Otur bakalım Memduh Efendi... Anlat, nereden ne alacağız, nereye ne vereceğiz... Muhasebeci Memduh Bey dikkatle hesapları açıklamaya başladı. Her şey bittikten sonra gerçekten ortaya vahim bir tablo çıkmıştı. Ayağa kalktı tekrar: - Tamam Memduh Efendi, bu toplantı aramızda kalsın... Muhasebeciyi gönderdikten sonra koltuğuna oturup düşünmeye başladı. Kafasındaki planları bir daha gözden geçirdi. Sonra kararlı bir şekilde fırladı yerinden. Hayrettin'le birlikte çalışmaya karar verdikleri zaman bir ortaklık sözleşmesi imzalamışlardı. Şirketin yüzdesi düşük bir hissesine ortak olmuştu. Bunu kullanmaya karar vermişti. Elindeki listeyi cebine koyarak borçluları dolaşmak için şirketten çıktı. Toplayabildiği kadar parayı toplamayı düşünüyordu. Hayrettin'in düştüğü sıkıntılı durumdan yararlanıp koparabildiği kadar parayı kopartıp gitmeyi planlamıştı. *** Halit Kaya sevgi dolu bakışlarla süzüyordu Ahmet'i... Hülya genç adamın yanındaki koltukta oturmuş, önüne bakıyordu. Ahmet ise kıpkırmızı olmuş, hafiften terlemeye başlamıştı. Halit Kaya ikisini de dikkatle süzdükten sonra yanı başında oturan karısına döndü: - Ne dersin Saadet? Çocuklar evlenmek istiyorlar... Saadet Hanım gülümsedi Ahmet'e: - Ahmet'ten daha iyi damat mı bulacağız Halit Bey... Dürüstlüğü, terbiyesi, efendiliği, kibarlığı ile mükemmel bir genç, mademki birbirleriyle mutlu olacaklarına inanıyorlar, neden izin vermeyelim ki!.. - O zaman Allah mutlu etsin çocuklar... Ne diyeyim... diyerek tebessüm etti Halit Bey. Ahmet ve Hülya arkadaşlıklarının sevgiye dönüştüğünü fark ettikleri zaman bu ilişkiyi daha ciddi konuşmaya başlamışlardı. Hülya gerçekten çok seviyordu Ahmet'i. Çevresinde çok farklı sosyal düzeylerde gençler olmasına rağmen genç kız aradığı dürüstlüğü, samimiyeti, sevgiyi Ahmet'te bulmuştu. Bunu anlayınca da büyük bir cesaretle kendisi söylemişti genç adama duygularını. Ahmet şaşırmış ama bir o kadar da mutlu olmuştu. Çünkü konumundan dolayı olsa gerek kendisinin de hissettiği bu duyguların, kendisi tarafından genç kıza açılması imkansızdı. Çünkü o sevgisinin, duygularının farklı yorumlanmasından korkuyor, karşısındaki kişinin, hislerinin çıkarlara dayandığını düşünmesini istemiyordu!.. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.