Nihal'in patronu Melih Bey genç kadının söylediklerini dinlerken yan gözle de camın dışına, Faruk'un beyaz spor arabasına bakıyordu. Genç kadın utanarak izin istedi: - Lütfen Melih Bey, sadece bir saat... Akşam bir saat geç çıkıp telafi ederim. Hatta öğle tatiline de çıkmam. Uzun boylu yuvarlak yüzlü adam gözlerini kıstı: - Tamam, ama sakın geç kalma!.. Nihal sevinçle atıldı: - Hiç merak etmeyin efendim. Bir saat... Hızla dışarıya çıkıp gülümseyerek arabaya bindi: - Bir saat vaktim var hayatım, yakın bir yere gidelim istersen. Faruk gaza bastı. "Bir saat bana yeter" diye düşünüyordu o sırada. Yakınlarda bir pastanenin önünde durdular. Kimse yoktu içeride. En dip masaya geçtiler. Faruk elini kaldırıp garsonu çağırdı ve iki neskafe söyledi. Nihal saçlarını düzeltti eliyle. Faruk hemen konuya girdi: - Önce beni dinle istersen. Sen söyleyeceğini sonra söylersin... Nihal omuzlarını kaldırdı: - Tamam... Seni dinliyorum. Ne oldu? Faruk yol boyunca söze nasıl başlayacağını düşünmüş, içinden prova yapmıştı. Şimdi ise hiçbir şey gelmiyordu aklına. Yutkundu: - Bak Nihal!.. Seni tanıdığımdan beri hayatımda bugüne kadar yaşamadığım güzel şeyler yaşadım. Bunları sana borçluyum. Birlikte çok güzel zamanlar geçirdik. Çok da huzurluydum. Ama sen de zaman zaman bana söylemiştin hatırlarsan "ilerisi için çok düşünmemiz gerekli" diye Ailemin sana olan tepkisini biliyorsun, dün annemle konuştuk. Asla seni sen olduğun için istemiyor değil. Bunu aklından çıkar. Sadece sosyal konumlarımızın çok farklı olduğunu düşünüyor. Yanlış anlama, seni küçümsemek değil bu, statü farklılığı. Ben de düşündüm onun bu sözleri üzerine, benim yaşantıma ayak uyduramayınca mutsuz olacaksın. Çünkü yabancısı olduğun bir hayat, hiç tanımadığın bir çevre... Kolay değil. Seni bu zora sokamayacağım. O nedenle bu ilişkiye, daha doğrusu resmiyete dökmediğimiz bu evliliğe son noktayı koymak istiyorum bugün. Nihal donmuş kalmıştı. Hiç kıpırdamadan genç adamın yüzüne bakıyordu. Dudakları titremeye başlamıştı. Kendisini toplamak için gayret gösterdi: - Haklısın Faruk... Bunu ben de düşünüyordum. En iyisi böyle yapmak. Daha fazla uzatmanın bir manası yok. Sen de ben de duygularımızın etkisinde kalıp bütün hayatımız boyunca bir yanlışa sürüklenmeyelim. Faruk derin bir nefes aldı: - Sana bunu yaşatmak istemezdim. Ama anlayış göster, kariyerim, durumum, beğenilerim... Çok farklıyız Nihal... Beni anlıyorsun değil mi? Sen bana ne diyecektin? Nihal telaşla başını iki yana salladı: - Hiiiç, hiçbir şey, ben de bu korkularımı tekrarlayacaktım. Faruk uzanıp onun elini tuttu: - Sana para vereceğim biraz. Biraz olsun yardımım olsun istiyorum. Yanlış anlama olur mu? > DEVAMI YARIN