Ailesiyle gurur duyuyordu...

A -
A +

Ferit Kozdağlı arabasından inip evine doğru yürürken köşkün kapısı açılıp uzun boylu, ince, açık kumral saçları omuzlarında, zarif bir genç kız koşarak kendisine doğru geldi. Ela gözleri zekice parlıyordu genç kızın. Minik kalkık burnu, biçimli dudakları ve sağ yanağındaki derin gamzesiyle oldukça hoş bir kızdı: - Babacığım, seni bekliyordum dört gözle... Ferit Bey gülümsedi sevgiyle kendisine doğru koşan genç kıza: - Söyle bakalım, ne istiyoruz? Genç kız hemen sitemkâr bir tavırla dudak büktü: - Aşk olsun baba, özlemiş olamaz mıyım? Ferit Kozdağlı bir kahkaha attı: - Olursun, olursun tabii ama ben bu gelişi bilirim. Kızını yanaklarından öptükten sonra kolunu onun omzuna attı. Birlikte köşke doğru yürümeye başladılar. Nalân heyecanla anlatmaya başlamıştı bile: - Arkadaşlarla birlikte Uludağ'da bir hafta sonu tatili yapalım dedik. Anneme söyledim "baban bilir" dedi. Baba lütfen gidebilir miyim? Ferit Beyin yüzü bulutlanmıştı. Yan gözle kızına baktı: - Neden bana atıyor topu bu kadın anlamıyorum. Nalân muzip bir şekilde gülümsedi: - Senin karşı koyamayacağını biliyor, kendisi de gitmemi istiyor ama hemen izin verirse otoritesi sarsılır... İşte böyle bir şey... Ferit Bey bu sözler üzerine yine bir kahkaha attı. Bu sefer yürümeyi bırakmış, karnını tuta tuta gülüyordu. Neredeyse gözlerinden yaş gelmek üzereydi: - Kızını psikolojide okutursan işte sonun bu olur. Bu tespitlerden annenin haberi var mı? Nalân gözlerini açtı heyecanla: - Aman ha baba! Sakın, ona söylenir mi? Küçük Nalân'ın Ferit Beylerin ailesine katılmasının ardından yirmi iki sene geçmişti. Nalân ilkokulu özel bir kolejde okumuş, ardından yine bir kolejde lise tahsilini tamamladıktan sonra üniversite imtihanlarına girerek psikoloji bölümünü kazanmıştı. Okulu bitirecekti bu sene sonunda. Ferit Bey ve İpek Hanım aynen ilk gün olduğu gibi yine üzerine titriyorlardı kızlarının. İkisi de hayatlarını ona adamışlardı. Yirmi iki yıl boyunca inanılmaz bir mutlulukla gözünün içine baka baka, onu en ufak bir şeyden bile sakınarak büyütmüşlerdi. Nalân'ın da onlara düşkünlüğü görülmeye değerdi. Genç kız kendi öz anne ve babası olarak bildiği bu insanlara karşı büyük bir sevgi besliyor ve ailesiyle gurur duyuyordu. Ne Ferit Bey ne de İpek Hanım kızlarına gerçeği asla söylemek niyetinde olmamışlardı... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.