Aysel karşısındaki adamı daha fazla üzmemek için hemen atıldı: - Çok memnun oldum sizi gördüğüme... Eşinizi tanımıyorum ama kendisine saygılarımı iletin lütfen... Faruk başını salladı: - Tabii Aysel Hanım. Durakladı ve çekingen bir tavırla ekledi: - Eğer bir haber alırsanız, telefonumu vereyim size. Bana ulaştırır mısınız? Genç kadın başını salladı: - Tabii Faruk Bey... Hemen cebinden kartvizitini çıkartıp uzattı. Tebessüm ederek ayrıldılar. Faruk düşünceli bir şekilde yürümeye devam etti. Gerçekten de son zamanlarda aklı hep Nihal'e kayıyordu. Bir yerlerde kendi çocuğunun var olduğunu biliyor ama onun hakkında en ufak bir şey bilmiyordu. Merak ediyordu. İçinde kapanmayan bir yara gibiydi bu konu. Karısıyla bu konuyu hiç konuşmuyorlardı. Düşüncelerini onu üzmemek için paylaşmamayı tercih ediyordu. Sonunda bir mağazadan kızı için çok şık bir elbise, iki tane de oyuncak alarak arabasına doğru yürüdü. Aysel Faruk'tan ayrıldıktan sonra hızlı adımlarla otobüs durağına ilerledi. Dört sene önce evlenmişti. Babasının bir tanıdığı vasıtasıyla görücü usulü bir evlilik yapmıştı. Kocasının elektrikçi dükkanı vardı. İyi bir adamdı Tahsin. Aysel'den beş yaş büyüktü. Aslen Sivaslıydı. Ailesi ve akrabaları halen Sivas'ta oturuyorlardı. Ekmeğini kazanmak için on sene önce İstanbul'a gelmiş, işleri yolunda giderek küçük bir dükkan açabilmeyi başarmıştı. Sonunda Aysel'le evlenmiş bir düzen kurmuştu kendisine. Aysel'in ailesine yakın oturuyorlardı. Küçük kızları üç yaşını bitirmişti. Monoton ama mutlu bir hayatı vardı Aysel'in. Geçen bunca yılın ardından Nihal'i hiç unutmamıştı genç kadın. Onu hep merak etmiş, kendisine bile hiç haber vermeden ortadan kaybolduğu için yüreğinde hep bir kırgınlık beslemişti onun için. Evine geldiği zaman hemen mutfağa girdi. Kızını annesine bırakmıştı. Yemekleri hazırladıktan sonra bir sokak ötedeki annesinin evine gidip kızını aldı. Dönünce sofrayı kurdu. Yarım saat sona kapının açıldığını duyarak mutfaktan çıktı. Kocası gelmişti. Gülümsedi: - Hoş geldin Tahsin... - Hoş bulduk canım... Karnım kurt gibi aç... - Hemen hazırlayayım. Yemekler ısındı. Sofra da hazır. Sadece salatanın yağını, tuzunu koyacağım.... Arkasını dönerek mutfağa ilerledi. Kocası peşinden gelmişti. Dikkatle baktı karısına: - Senin bir şeyin var... Aysel dudaklarını ısırdı: - Hani sana Nihal'den bahsetmiştim. Eski ilkokul arkadaşım... - Evet? Yutkundu: - İşte bugün Faruk Beyi gördüm Tahsin. Onun çocuğunun babası olan adamı. Şu iş adamı Faruk Bayraktar. Tahsin salataya uzanıp bir domates attı ağzına. Karısının ses tonundan ne kadar üzgün olduğunu anlamıştı... > DEVAMI YARIN