Aklına bin türlü çılgınlık geliyordu!

A -
A +

Onur dışarı çıktığı zaman geçirdiği şaşkınlık ve sarsıntının etkisiyle bir müddet bir duvarın üzerinde oturdu. Duygularına hakim olamıyor, içinde çağlayan gibi yükselen coşkulu hislerinin tesiriyle içi içine sığmıyordu. Hayatında hiç kimseye karşı hissetmediği bu yoğun duygular sanki genç adamı esir almış gibiydi. Aklına bin türlü çılgınlık geliyor, daha önce gülüp geçeceği fikirler beyninde dolaşıp duruyordu... Saat on bire geliyordu. Onur akşam beşe kadar hastane bahçesinde bekledi. Daha önce zamanını son derece cimri kullanan bir insan olmakla övünürken şimdi hiçbir şey yapmadan bütün saatlerini hayran kaldığı, yüreğinde sımsıcak duyguların oluşmasına neden olan bir genç kız için saatlerini fütursuzca harcamış, bundan dolayı da en ufak bir huzursuzluk duymamıştı. Neden beklediğini de bilmiyordu. Aylin'i tekrar gördüğü zaman ona ne söyleyeceği, hatta konuşup konuşmayacağı bile şüpheliydi... Saat beşi biraz geçerken Aylin hastane kapısında göründü. Onu ilk defa beyaz önlüksüz görüyordu Onur. Siyah eteğinin üzerine siyah bir kaban giymişti. İçindeki kırmızı boğazlı kazağı o kadar yakışmıştı ki hayranlıkla bakmaktan kendini alamadı genç Avukat... Hızlı adımlarla durağa doğru yürüdü genç doktor. Onur, koşar adımlarla yaklaştı yanına. Şu andaki cesaretine kendisi de hayret ediyordu. - Doktor Hanım? Aylin şaşkınlıkla döndü. Gözlerini kıstı, birkaç saniyelik bir bulutlanmadan sonra gözleri parladı: - Onur Bey? Birden çıkartamadım, hayrola? Bir şey mi oldu? Onur dudaklarını ısırdı: - Yok... Şey... Ben.. Buralardaydım da... Birden görünce... Aylin zeki bir şekilde gülümsedi: - Ben de korktum, bir aksilik oldu diye... Aldınız mı ilacınızı? - Yok henüz almadım. Şimdi alacağım. Ben... Şey... Kusura bakmayın, yanlış anlamayın ne olur. İnsan yabancısı olduğu bir kentte tanıdık birini görünce... Yan yana yürüyorlardı. Kendiliğinden yürümeye başlamıştı Aylin. Onur yutkundu: - Şey... Ben demiştim ki... Yani... Aylin durdu, dudaklarında muzip bir tebessüm vardı: - Bir şey mi söyleyeceksiniz Onur Bey? Onur başını kaldırdı ve kararlı bir şekilde konuştu. Sanki söylemek istediklerini bir çırpıda anlatıp kurtulmak istermiş gibi bir hali vardı: - Ben sizinle konuşmak istedim. Eğer müsaitseniz, ne olur yanlış anlamayın, bir çay içelim, bazı şeyler konuşmak istiyorum. Aylin kibar bir şekilde cevap verdi: - Onur Bey benim hastalarımla özel olarak bir yerlere gidip çay kahve içmek gibi bir âdetim yoktur. Onur bozulmuştu. Bakışlarından üzüldüğü belli oluyordu: - Beni hasta olarak kabul etmeyin. O tanışmak için bir vesileymiş gibi düşünün. Hem hasta olmadığımı da siz söylediniz. Bir şeyim yokmuş... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.