"Akşam Dündar Bey gelecek..."

A -
A +

Cumartesi sabahı erkenden uyandı Şevval. Amcasının kalkmasını bekliyordu. Bütün gece düşünmüş, sonunda cesaretini toplayarak amcasına sabah onunla birlikte çay bahçesine gitme teklifini yapmaya karar vermişti. Dursun erkenden kalktı ve Şevval'in demlediği mis gibi çayını içmeye başladı. Sonunda genç kız yutkunarak karşısına dikildi adamın: - Amca, istersen seninle birlikte geleyim çay bahçesine, etrafı temizlemene yardım edeyim. Bulaşıkları falan kurularım. Bugün kalabalık olur. Dursun çayından bir yudum aldıktan sonra gözlerini kısarak baktı genç kıza: - İyi ya, gel o zaman. Haklısın, bugün askerler çarşı iznine gelecek. Kalabalık olur. Yengen de sonradan gelir. Akşama zaten misafirimiz var. Dündar Bey gelecek. Şevval nefesini tuttu. Dursun ise genç kızın bu istekli halini evleneceği adamın ziyaretine bağlamış, memnun olmuştu. Ne de olsa gönül rızasıyla evlenip gitmesi bir başka olurdu. Şevval ikiletmemek için hemen hazırlandı. Ocağın altını kıstı. Çayı ocakta bırakmıştı. Hatice'nin kahvaltısını tepsiye hazırlayıp üzerini örttü sineklerden korumak için. Dursun ayakkabılarını giyerken kapının gerisinde durup bekledi. Sonra çıktılar. Amcasının bir adım arkasından yürüyordu. Heyecan içindeydi. Evden çıkarken duvar saatine bakmıştı. Yarım saat sonra garnizondan ilk otobüs gelirdi... Çay bahçesine gelir gelmez ocakları yaktı. Akşamdan yıkanmış bardakları yerlerine yerleştirdi. Su kaynayınca çayı demledi. Bu arada Dursun fırından simit ve poğaça getirmişti. Onları tepsiye dizdi. Bahçeyi suladı, masaların örtülerini yaydı. Tam işlerini bitirmişti ki bir motor sesi duyuldu. Otobüs gelmişti. Gözlerini kısarak o tarafa doğru baktı ve otobüsten ilk inen kişinin Tamer olduğunu görüp inanılmaz bir rahatlık duydu. Genç adam âdeta koşarak geldi çay bahçesine. Arkasından kalabalık bir asker grubu daha geliyordu. Hemen her zamanki masasına geçip oturdu. Yan gözle Şevval'e bakıyordu. Dursun Tamer'i görünce gülümseyerek yaklaştı yanına: - Hoş geldin komutan... Çayın şimdi geliyor, simit mi poğaça mı? Kıymalı börek de var! - Sen önce bir çay ver ustam... Gerisi sonra... Masalar dolunca Dursun diğer müşterilere yöneldi. Bu arada arkasını dönüp Şevval'e bağırdı: - Kızım demli bir çay getir komutana... Şevval elleri titreyerek doldurdu bardağı. İki şeker koydu tabağın yanına. Tezgâhın arkasından dolandı ve Tamer'in masasına geldi: - Özledim seni Şevval, nasılsın? Genç kız ağlamaklıydı: - Hiç iyi değilim... Çok kötü şeyler oldu... Tamer donup kalmıştı. Gözlerini kısarak baktı genç kıza. Şevval'in gözleri dolmuştu... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.