Akşamki hadise sinirlerini bozmuştu!

A -
A +

Tülay o sabah erkenden uyanmıştı. Sabahlığını giyerek salona geçti. Hizmetçi kız kendi anahtarıyla girmiş, mutfakta kahvaltı hazırlığına başlamıştı bile. Günlerden pazar olduğu için hem Yavuz hem de Mert evdeydiler. Gece karı-koca hiçbir şey konuşmadan eve gelmişlerdi. Tülay'ın yüzü hiç gülmemiş, onun bu sıkıntılı tavrı yüzünden Yavuz da üstelememişti. Akşam yemeği bile yemeden yatmışlardı. Tülay başını mutfak kapısından uzattı: - Seher, bana koyu bir kahve yapıver. Bir de aspirin ver ne olursun, başım çatlayacak... Hizmetçi kız "baş üstüne hanımım" diyerek raftan bir kahve fincanı aldı. Tülay yeniden salona dönüp bir sigara yaktı. Sadece sinirli olduğu zamanlar aç karnına sigara içerdi. Pencereden görünen muhteşem manzara bile onun sıkıntısını hafifletmiyordu. Hava kapalı ama son derece netti. Koyu renkli dalgalar Bostancı sahillerinin dövüyor, hafiften esen rüzgâr deniz kokusunu evin içine kadar getiriyordu. Az sonra kahvesi geldi. Pencere kenarındaki atlas kumaşla kaplı İtalyan stili koltuklardan birine oturup ayak ayaküstüne attı. Dün akşamki hadise sinirlerini bozmuştu. Zaten böyle bir huzursuzluk çıkacağını bilerek gitmişti. Ön yargılarıyla hareket ettiği için kocasının ailesi ağzıyla kuş bile tutsa ona yaranamıyordu. Kahvesini bitirmek üzereyken arkasında bir kıpırtı hissederek döndü. Yavuz uyanmıştı. Gülümsüyordu: - Benim güzel karım erkenden uyanmış, yanımda göremeyince endişelendim... Tülay yüzünü buruşturdu: - Yavuz, hiç uğraşacak halim yok, beni rahat bırak... Genç. adam onun karşısına oturdu: - Neden ki? Bak ne güzel bir gün, hava kapalı ama mis gibi, ister misin bugün bir yerlere gidelim, seni, oğlumuzu gezdireyim, istersen golf kulübüne yemeğe gidelim, ne dersin? Arkadaşlarını da görürsün. Tülay kaşlarını kaldırdı: - Nasıl bir şey olmamış gibi davranabiliyorsun? Yavuz derin bir nefes aldı: Karıcığım, olanlardan ben de üzgünüm. Sana söz veriyorum, istemediğin sürece bir daha adım atmayacağız. Bilemedim böyle sinirleneceğini... Anormal ısrarlarıyla bunalttılar benim prensesimi... Tülay kocasından aldığı desteği iyi kullandı: - Bunaldım inan ki... Yemeyeceğim dediğim zaman bir karar verdim demektir. Ne gerek var yılışmaya? Yavuz başını salladı: - Haklısın hayatım, yerden göğe kadar haklısın... Tülay bir yudum daha aldı kahvesinden: - Hem o babanın tavrı neydi? Adeta kovdu bizi evden. Pes yani... Yavuz kaşlarını çattı: - Merak etme canım, bunun hesabını verecekler... Tülay, Yavuz'un olaya bu türlü bakmasından fevkalade memnun olmuştu. Onun kendisini desteklemesi karşısında yaptığından memnun, şımarık bir şekilde gülümsedi: - Tamam gidelim bugün kulübe... Karnım zaten aç... Mert'i uyandırayım... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.