Yadigar kapıdan yine sarhoş bir şekilde giren kocasının terliklerini önüne koyduktan sonra onu düşmemesi için kolundan yakaladı. Saffet konuşmakta bile güçlük çekiyordu. Eliyle itti karısını: - Bırak, tutma, ben kendim yaparım... - Düşeceksin Saffet, bana tutun... Adam eliyle itti genç kadını: - Çekil dedim be! Yadigar ister istemez bir adım geriye attı. Kocasından desteğini çekince iri yapılı adam paldır küldür yere yuvarlandı. Yadigar dudaklarını ısırdı. Hemen hemen haftada dört gece bu manzara yaşanıyordu evde. Saffet ağır küfürler savurarak kalkmak için uğraşmaya başladı. Yadigar cesaretini toplayarak yaklaştı: - Bana tutun istersen... Saffet ters bir bakış fırlattı karısına. Sonra aniden elini kaldırıp şiddetli bir tokat indirdi. Ve bağırdı: - Çekil be kadın, senin yüzünden düştüm zaten... Canının acısıyla bir köşeye çekilmişti Yadigar, ağlamaya başladı. Oysa bugün kocasıyla konuşmayı deneyecek, anne ve babasını bir süre yanına almayı teklif edecekti. Babası gittikten sonra uzun uzun düşünmüş, onların altüst olacak olan hayatlarını biraz olsun çekilir hale getirmek uğruna bir şeyler yapmak zorunda hissetmişti kendisini. Babasının ne kadar yorgun göründüğünü gözleriyle görmüştü. Evvelden beri babasına en düşkün olan çocuktu Yadigar. Şevket Beyin onun gözünde ayrı bir yeri vardı. Babası eve gelmeden asla uyumamıştı bekârlığında. Mutlaka onu iki yanağından öper, ondan sonra odasına çekilirdi. O öksürse hemen yerinden fırlar: - Babacığım, üşüdün mü? Diyerek koşup sırtına bir şey getirirdi. Sofrada yemeğin en güzel kısmı babasına verilir, onun gözünün içine bakardı. Bugünkü hali Şevket Bey gittikten sonra çok dokunmuştu Yadigar'a. Saffet hâlâ homurdanıyordu. Nihayet dengesini sağlayabilmiş ve ayağa kalkabilmişti. Suratını buruşturarak baktı karısına: - Bana bir kahve yap!.. Hemen kalktı Yadigar, mutfağa koştu. Az sonra bol köpüklü, sade kahveyle birlikte geldi kocasının yanına. Suratı kızarmıştı. Kahveyi korkarak uzattı. Saffet sigarasını yakmış, sandalyeye oturmuş, ayaklarını uzatmıştı. Yadigar usulca mırıldandı: - Babam geldi bugün Saffet... - Ne yapmaya gelmiş? - Evi satıyorlarmış, Yalçın'ın kredi kartı borcu yüz milyara yaklaşmış. Oturacak yerleri kalmayacak... Bizim yanımızda kalsalar biraz olur mu Saffet? Adam kahvesinden höpürdeterek kocaman bir yudum aldıktan sonra alaycı bir şekilde güldü: - Evden senin payına düşeni verecek mi bize? Yadigar dudaklarını ısırdı. Hiç cevap vermedi: - Yok, vermeyecek... diye güldü Saffet... O zaman burada da kalamazlar, ben istemem... Hakkımızı versinler, gelsinler otursunlar, yok öyle yağma, Yalçın Bey kaymağı yesin ben bakıcılığı yapayım. Olmaz!.. > DEVAMI YARIN