"Artık bu şehirde kalamam Aysel!"

A -
A +

Aysel, sanki bir çiviyle çakılmış gibi olduğu yerde kalıp nefesini tuttu: - Söyledin mi her şeyi? Başını iki yana salladı genç kadın: - Tam söylemek için gitmiştim, o benden önce konuştu ve beni terk etti. Aysel dudaklarını ısırdı ve dönüp arkadaşının elini tuttu. Bu dokunuşta teselli ve hüzün vardı... *** Aysel'in anne ve babası Nihal'i görünce sevindiler: - Hoş geldin güzel kızım, ne zamandır yüzünü görmüyorduk, neden sık sık gelmiyorsun anlamıyorum, burası da senin evin sayılır, gel otur sofraya... Nihal dalgın bir tebessümle teşekkür etti. Hemen onun için de bir tabak kondu. Yemek boyunca hiç konuşmadı genç kadın. Durmadan konuşan Aysel'in babasıydı. Halil Beyin küçük bir hırdavat dükkanı vardı. Semtin çok eski esnaflarından biriydi. Nihal'in yıllar önce ölen babasını da çok iyi tanırdı. Havadan, sudan, günlük olaylardan bahsetti. Yemekten sonra iki arkadaş sofrayı toplayıp bulaşıkları yıkamak üzere mutfağa geçtiler. Aysel bulaşık yıkarken Nihal de kahveleri yapıyordu. Hiç konuşmadan gözlerini ocağa dikmişti. Cezveyi tuttuğu eli titriyordu. Aysel gözlerini kıstı: - Ne olacak peki şimdi? Yutkundu genç kadın: - Buradan gideceğim Aysel. Bu şartlar altından burada kalamam. Başka çarem yok. Faruk'la resmi bir bağım yoktu ki, kime nasıl anlatırım bütün bu olanları? Aysel'in yüzü buruştu: - Nereye gideceksin bir tanem? Nasıl geçineceksin? Ne yapacaksın? - Bilmiyorum Aysel, hiçbir şey bilmiyorum. Ama buradan gitmem lazım. Kahveler olmuştu. Aysel tepsiyi alıp anne ve babasına götürdü. Nihal mutfaktaki eski taburenin üzerine oturmuştu. Aysel geri döndüğü zaman onun ağladığını gördü. Eliyle saçlarını okşadı: - Benim canım kardeşim... Keşke sana yardım edebilsem... Birkaç bileziğim var. Biraz da param... Onları veririm sana. Hiç olmazsa bir iş bulana kadar seni idare eder. Sakın itiraz etme olur mu? Nihal minnetle baktı arkadaşına: - Keşke seni dinleseydim Aysel, beni çok ikaz ettin. Genç kız gülümsedi: - Artık bundan sonrasına bakalım. Kafanda hiçbir düşünce yok mu nereye gideceğin hakkında? Nihal başını iki yana salladı: - Hayır ama İstanbul'dan başka bir şehre gideceğim. Bu şehirde kalmak istemiyorum. Aysel başını salladı: - Doğru söylüyorsun, doğum ne zaman? - Dört buçuk ay sonra... O zamana kadar bir düzen kurmak zorundayım. Aysel omuzlarını kaldırdı: - Ne diyeyim kardeşim, diyecek bir şey yok. Her şey için çok geç artık. Aysel başını salladı "haklısın" anlamında. Arkadaşının elini tuttu: - Bana söz ver, gittiğin yerden haberim olacak. Bana bildireceksin. Adresini vereceksin!... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.