Artık gelinlik çağa gelmişti...

A -
A +

Mehmet Ali kahvecinin getirdiği fincana yan gözle bakıp gömleğinin cebinden sigara paketini çıkardı, dibine iki defa vurarak karşısında oturan kara kaşlı adama doğru uzattı: - Buyur bakalım Kazım Efendi, yak bir tane kahvenin yanında... Kazım gülümseyerek uzandı pakete. Gördüğü itibardan hoşlanmışa benziyordu. Mehmet Ali kahvesinden höpürdeterek bir yudum aldı: - Şimdi sen diyorsun ki bu insanlar şehirli. İyi de benim kızı ne kadar isteyecekler, beğenecekler? Şehirli insanlar şehirli kız ister. Kazım kalın siyah kaşlarını kaldırıp hafifçe öne doğru eğildi: - Sen orasını merak etme. Oğlan biraz problem olmuş anasına babasına. Baş göz etmek isterler şöyle saf, temiz bir kızla. Yediği önünde yemediği ardında olacak. Şehirde oturacak. Kaynanasıyla, kayınbabasıyla beraber. Evde büyük birilerinin olması da iyi. Bundan iyisi can sağlığı be Mehmet Ali! Köy yerinden birine mi vereceksin gül gibi kızı? Mehmet Ali dudak büktü: - İyi de benim çıkarım ne olacak bundan? - Seni de bir şekilde memnun ederler elbet... - Görüşelim bakalım... diyerek kestirip attı Mehmet Ali. Aklı yatmıştı bu teklife. Çanakkale'nin içinden tüccar Emin Beyin oğlu için gelmişti Kazım. Neriman'ı istiyordu. Emin Bey oğlu Uğur'u evlendirecekti. Kazım'ın anlattıklarına bakılırsa İstanbul'da bir kadına kapılmıştı Uğur. Anası babası telaşlanmışlar, oğullarını kurtarmak için onu baş göz etmeye karar vermişlerdi. Şöyle saf, kendi halinde, güzelce bir kız arıyorlardı. Kazım'ın aklına Neriman gelmişti. Ne de olsa artık gelinlik çağa gelmişti kız. Hemen Mehmet Ali'ye durumu açmış, meseleyi anlatmıştı. Kahvelerini içip bitirdikten sonra ayağa kalktı Mehmet Ali. Kendini bir anda ağıra satmaya başlamıştı. - Hele bir gelsinler, konuşalım bakalım... diyerek kapıya doğru yürüdü. Kazım pis pis sırıttı adamın ardından, kendi kendine söylendi: "Sen ne kurt adamsın Mehmet Ali... Balıklama atladın duruma ama belli etmiyorsun. Bulmuşsun eşraftan bir dünür, kaçırır mısın hiç?!." Mehmet Ali, ortadan uzun boylu, elmacık kemikleri çıkık, dudaklarının üzerinde nikotinden sararmış bıyığı olan bir adamdı. İki senedir çalışmıyordu. Sigortadan emekli olmuştu. Anadan kalma evlerinde on yedi yıllık karısı ve tek kızı Neriman'la birlikte oturuyor, bütün gününü kahvede iskambil oynayarak, arkadaşlarıyla sohbet ederek geçiriyordu. Oldukça despot bir adam sayılırdı. Kendine göre sahip olduğu değer yargılarından asla taviz vermeyen, özellikle kızının üzerinde aşırı baskısı olan bir babaydı. Neriman korkardı babasından... Ağır adımlarla yürüyüp bahçe kapısının önüne geldi. Sabah kahvaltıdan sonra çıktığı evine öğle yemeği için gelir, yemekten sonra iki saat yatardı. Sonra yeniden kahveye çıkar, akşama kadar uğramazdı. Akşam yemeğinden sonra bir fasıl daha kahveye gider, gece dönüp hemen yatardı. Bahçe kapısı gıcırdayarak açıldı. Mehmet Ali bütün gücüyle bağırdı: - Karnım aç, sofra hazır mı?.. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.