Meral tedirgin bir şekilde eve baktı. O dışarıdayken anne veya babasının kalkıp evde olmadığını görmelerinden çekiniyordu. Tarık bu huzursuzluğu fark etti: - Bak şu haline, geldiğinden beri diken üzerindesin. Böyle yaşanır mi hiç? Okul da bitti.. Yok artık... Sessiz kaldı Meral, kafasının içi karmakarışıktı. Neden sonra arabanın kapısını açtı. Usulca fısıldadı: - Artık gitmem lazım, her şeyi düşüneceğim... *** Ferit bey gözlüğünü usulca sehpanın üzerine bırakıp masaya doğru yürüdü. Meral içeri girdikten iki dakika sonra babasının ayak sesleri duyulmuştu içeriden. Genç kız hızla çarpan yüreğini rahatlatabilmek için sık sık nefes alıyordu. Biraz daha oyalansa evden dışarı çıktığını fark edecekti babası. - Aman Yarabbi! Diye mırıldandı kendi kendine. Ben istediğim zaman istediğim yere gidebilen insan, şu halime bakın. Bahçeye çıktığım fark edilecek diye neredeyse öleceğim. Bunu konuşmam lazım, Tarık haklı, zaman hiç de iyi bir ilaç değil bu meseleye, daha çok alışacaklar, olacaksa şimdi olmalı, uzatmanın anlamı yok, aynı acıyı ben de yaşıyorum, hem bunun Serdar'ın ölümüyle ne ilgisi var, kimsenin ıstırabına, acısına saygısızlık yapmıyorum ki ben... Kararlı bir şekilde salona girdi. Ferit bey sandalyelerden birine oturmuş, hüzünlü bir şekilde yere bakıyordu. Belli ki Serdar'ı düşünüyordu. Meral onun karşısındaki sandalyeye oturdu. Birkaç kere yutkunduktan sonra: - Babacığım! Diye fısıldadı. Konuşabilir miyiz? Ferit bey irkildi! Kızının ne dediğini anlamaya çalıştı, sonra başını salladı: - Tabii kızım, konuşalım, hayrola? Genç kız hafifçe hareketlendi, oturuşunu değiştirdi, sonra bir iki kere öksürüp söze başladı: - Baba, çok kötü bir olay yaşadık, ne telafisi var, ne çaresi var... Katlanmak zorundayız, bu acı bizimle birlikte ölene kadar gidecek tabii ki ama zaman buna biraz olsun alışmamızı sağlayacaktır. Unutturacak demiyorum, bu ıstırapla birlikte yaşamasını öğretecektir. Hayat devam ediyor görüyorsun, yiyoruz, içiyoruz, uyuyoruz, konuşuyoruz. Ben de bunaldım baba. Biraz dışarı çıkmak istiyorum, sanki daha iyi nefes alacakmışım gibi geliyor, biraz yürüyeyim, bu atmosferden biraz uzaklaşayım istiyorum, arkadaşlarımın yanına gideyim, konuşayım istiyorum. Bak okula gitmiyorum, öyle istediniz, kabul ettim ama bunaldım evin içinde baba, ne olur anlamaya çalış... Ferit bey sessizce dinlemişti kızını. Dinlerken şakaklarındaki damarlar atmaya başlamış, yüzünün rengi değişmişti. Meral sözlerine nokta koyduğu anda kapıdan Nevin hanımın kırgın ve öfkeli sesi duyuldu: - Serdar'ımın sendeki değeri bu kada ha? Meral hızla çevirdi başını, kapıya yaslanmış annesini gördü: - Anne, bütün bunların Serdar'a verdiğim değerle ne ilgisi var? - O ölüp gideli daha bir ay oldu, sen gezmekten, eğlenmekten bahsetmeye başladın, yazıklar olsun sana!.. Omuzları sarsılarak ağlamaya başladı. Meral yerinden fırlayıp onun yanına gitti: - Aşkolsun anneciğim, çok üzülürüm böyle düşünürsen, hiç olur mu? Biricik ağabeyime olan düşkünlüğümü sen biliyorsun, ben onun acısına dayanamadığım için biraz farklı şeyler yapmak istedim...