Artık kötü günler geride kalmıştı...

A -
A +

Azize'nin arabası Bayrampaşa Cezaevinin önünde durdu. İçinden Harun, Kadriye ve Azize indiler. Üçünün de gözleri parlıyordu. Birbirlerine kavuşalı üç yıl olmuştu. Bu zaman zarfında Alper'le konuşmuşlar, gerçekleri ona anlatmışlardı. Kadriye her hafta cezaevine oğlunu görmeye gelmişti. Yapılan mahkemede üç yıla mahkum olmuştu Alper. Sonunda bu hasret bitiyordu bugün. Biraz sonra Alper tahliye olacaktı. Beklemeye başladılar. Azize annesinin koluna girmiş, onun heyecanına ortak oluyordu. Harun saatine baktı: - Biraz sonra çıkar. Dün akşam öğrendiğime göre işlemleri geceden bitmiş. Kadriye içini çekti: - Hayırlısıyla oğlum, asıl bundan sonrası önemli... Azize gözlerini gökyüzüne çevirdi. Bulutlu bir hava vardı: - Bundan sonrası onun elinde anne. Biz ağabeyimle birlikte ona bir dükkan açarız. İşini veririz eline. Daha yaşı genç, okumak isterse okur. Açık öğretim kurumları var. Okuyamam derse işinin başında hayatını kazanır. O bizim kardeşimiz... Yapabileceğimiz her şeyi yaparız. Kadriye sevgiyle baktı kızına: - Allah razı olsun kızım. Siz elinizden geleni yaptınız. Tam o sırada Harun'un sesi duyuldu: - Kapı açılıyor! Hepsi bakışlarını büyük demir kapıya çevirdi. Gıcırtıyla açılan kapının önünde Alper göründü. Bir elinde büyükçe bir valiz vardı. Solgun görünüyordu. Kadriye inledi: - Oğlum... Nihayet demir parmaklıklar olmadan doyasıya sarılacağım evladıma. O tarafa doğru hareketlendiler. Alper koşar adımlarla yaklaştı, annesinin ellerine atıldı: - Anam, benim canım anam... Bitti işte... Kadriye sımsıkı sarıldı oğluna. Onun başını göğsüne bastırıyordu gözyaşları içinde: - Yavrum, güzel oğlum benim... Alper sırayla ablasının ve ağabeyinin de elini öptü. Kenetlenmişlerdi âdeta. Harun onu omuzlarından tutup gözlerinin içine baktı: - İyisin değil mi? - İyiyim ağabey. Çok heyecanlıyım. Harun gülümsedi şefkatle: - Bitti artık işte. Yaşanması gerekenler yaşandı. Umarım bize kızgın değilsindir... Alper mahcup bir şekilde başını önüne eğdi: - Asla ağabey... Yaptığım hataların, yanlışların bedelini ödemem şarttı. Buna mecburdum. Ne mutlu bana ki sizin gibi bir ailem var. Bundan sonra yanlış hiçbir şey olmayacak hayatımda. Birbirlerine gülümsediler. Azize yaşlı gözlerini zarif bir şekilde sildi: - Haydi bakalım, şimdi gidip bu güzel günün hatırasına hep birlikte bir yemek yiyelim. Neşe içinde arabaya bindiler. Kadriye durmadan şükrediyordu Allah'a... Güzel günler başlamıştı artık... -SON-

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.